31st Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

Purpose: The knowledge on the size of gap between esophageal ends in esophageal atresia (EA) prior to surgery is of clinical importance. The aim of this study was to compare the demographic characteristics between the patients with short-gap and long-gap EA.

Materials and methods: Medical records of all patients managed for EA spectrum in our department between 2003-2012 were evaluated retrospectively. Demographic data included maternal age, number of parity and deliveries, presence of polyhydramnios and prenatal diagnosis, gender, gestational age and prematurity, type of delivery and birth weight, age at the time of diagnosis and treatment, presence of associated anomalies including VACTERL and non-VACTERL anomalies, type of EA according to Gross classification, discrepancy between the diameters of atretic esophageal ends. Short-gap and long-gap EA atresia were defined as a gap of <3 vertebral bodies (VB)  or ≥ 3 VB in length between the atretic esophageal ends, respectively.

Results: There are 99 patients treated with the diagnosis of EA spectrum during the study period; 81 (81.8%) in the short-gap EA group and 18 (18.2%) in the long-gap EA group. Most of the parameters studied did not differ between the two groups. As may be expected type-C EA was more prevalent in patients with short gap EA (n=77/81) and type-A was more frequent in children with long-gap EA (n=8/18). Frequency of prenatal diagnosis (2.5% for short-gap EA vs 22.2% for long-gap EA) was more common in the long-gap EA group (p<0,01). Cesarean section compared to normal vaginal delivery was more commonly seen in both groups (56.8% for short-gap EA and 66.7% for long-gap EA).

Conclusion: Most of the demographic parameters were similar between the two groups of patients. However frequency of prenatal diagnosis was more common in the patients with long-gap EA. Most of the patients in both groups were delivered by cesarean section. Type-C EA was more prevalent in patients with short gap EA and type-A was more frequent in children with long-gap EA. Further analysis of this topic is warranted and may be beneficial in revealing the true demographic differences between the patients with short- and long-gap EA.

Amaç: Özofagus atrezisinde (ÖA) cerrahi onarım öncesi atrezik uçların arasındaki mesafenin bilinmesi önemlidir. Bu çalışmanın amacı kısa ve uzun mesafeli ÖA olgularındaki demografik özelliklerin karşılaştırılmasıdır.

Gereç ve yöntem: Hastanemizde 2003 ile 2012 yılları arasında tedavi edilen ÖA olgularının tıbbi kayıtları geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Araştırılan demografik parametreler anne yaşı, gebelik ve doğum sayıları, polihidramniyoz ve prenatal tanının varlığı, cinsiyet, gestasyonel yaş ve prematurite, doğum şekli ve doğum kilosu, tanı ve tedavi sırasındaki yaş, VACTERL ve non-VACTERL tipleri de içeren ek anomali varlığı, Gross sınıflamasına göre ÖA tipi ile atretik uçlar arasındaki çap farkıdır. Olgularımızda ÖA atrezik uçlar arası mesafe 3 vertebral cisimden (VC) küçükse kısa, 3 VC’den büyük veya eşitse uzun mesafeli ÖA olarak tanımlanmıştır.

Bulgular: Çalışmamızda 99 olgu bulunmaktadır; 81 olguda kısa mesafeli ÖA (%81,8), 18 olguda uzun mesafeli ÖA (%18,2) mevcuttur. Araştırılan parametrelerin çoğu gruplar arasında farklılık göstermemiştir. Beklendiği gibi C-tipi ÖA kısa mesafeli olgularda (n=77/81) ve A-tipi ÖA uzun mesafeli olgularda (n=8/18) daha sıklıkla görülmüştür. Prenatal tanı sıklığı (%2,5 kısa mesafeli ÖA ; %22,2 uzun mesafeli ÖA) uzun mesafeli ÖA olgularında daha yüksek bulunmuştur (p<0,01). Her iki grupta sezaryen ile doğum normal vaginal doğuma kıyasla daha yüksek bulunmuştur (%56,8 kısa mesafeli ÖA; %66,7 uzun mesafeli ÖA).

Sonuçlar: Çalışılan çoğu parametre her iki grup için de benzer bulunmuştur. Bununla birlikte prenatal tanı oranı uzun mesafeli ÖA olgularında daha yüksektir. Sezaryen ile doğum her iki grupta daha sıktır. C-tipi ÖA kısa mesafeli ÖA olgularında, A-tipi ÖA uzun mesafeli olgularında daha sıklıkla görülmüştür. Kısa ve uzun mesafeli ÖA olgularındaki gerçek demografik farklılıkların ortaya konulması için daha ileri çalışmalara gereksinim vardır. Bu sayede faydalı sonuçlara ulaşılabilir.