33rd Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

View Abstract

Poster - 167

MINIMAL INVASIVE TREATMENT OF TRAUMATIC HEPATIC ARTERY PSEUDOANEURYSM: CASE PRESENTATION

Ş Emre*, M Hüseyinov*, R Özcan*, F Gülşen**, OF Şenyüz*
* Istanbul University Cerrahpasa Medical Faculty Department of Pediatric Surgery
**Istanbul University Cerrahpasa Medical Faculty, Department of Radiology

Aim:  The evaluation of the patient who had intrahepatic pseudoaneurysm due to stab wound.

Case: Fifteen-year old beaten and stabbed male patient was admitted with initially instable hemodynamic parameters, decreased breath sounds on the right-side, abdominal distension with extensive sensitivity and defence. Hemodynamic parameters stabilized following blood and fluid resuscitation and intravenous contrasted thorax, abdomen and pelvis computed tomography (CT) was performed. Pleural effusion 40 mm on the deepest in right hemithorax, hematoma of sixth segment of the liver, encircled with contusion-laceration, 1 cm diameter contrasting lesion coherent with pseudoaneurysm on the liver sixth segment artery and minimal fluid in pelvis were observed on CT scans. Diaphragmatic rupture, hemothorax and 1.5 cm cut on the diaphragmatic side of sixth segment of the liver with leakage of blood were stated on the emergent exploration. Right tube thoracostomy, primary repair of the diaphragm and primary repair of laceration area on liver sixth segment were performed. The patient was uneventful in the post-op period. Drains were removed on the sixth day following surgery.  Arteriovenous fistula of liver sixth segment with 1 cm diameter and high flow rate was observed on the routin ultrasonography control on the post-op seventh day. Fistula was embolized angiographically, using microcoil. Patient was discharged on the ninth day. Recently, on the 8th month following surgery, the patient is followed-up without complaints.


Conclusion: In the stab wounds, if the hemodynamic condition of the patient is suitable, intravenous contrast CT provides valuable primary information for defects which could be difficult to be determined, subsequently. Hepatic artery pseudoaneurysm could lead to hemorrhage and arteriovenous fistula on the late period. For this case, intraparenchimal pseudoaneurysm lacking contrast extravasation was observed on CT scan initially, but no intervention was performed on exploration in order to avoid wide resection. Delayed minimally invasive intervention prohibited parenchimal loss of the liver in the patient with stable hemodynamic parameters. 


TRAVMATİK HEPATİK ARTER PSÖDOANEVRİZMASININ MİNİMAL İNVAZİV TEDAVİSİ: OLGU SUNUMU

Ş Emre*, M Hüseyinov*, R Özcan*, F Gülşen**, OF Şenyüz*
*İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD
**İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Radyoloji AD

Amaç: Delici kesici alet yaralanması(DKAY) nedeni ile intrahepatik psödoanevrizma gelişen olgunun değerlendirilmesi. 

Olgu: Darp ve DKAY nedeni ile başvuran 15 yaşında erkek hastada başlangıçta hemodinamik parametreleri instabil, sağda solunum sesleri azalmış, karın distandü ve yaygın hassasiyeti ve defansı mevcuttu. Kan ve sıvı resisütasyonu sonrası hemodinamik bulguları stabilleşen olguya kranial-intravenöz kontrastlı toraks-batın-pelvis bilgisayarlı tomografi(BT) çekildi. Toraks BT de sağ hemitoraksta derin yerinde 40 mm ölçülen plevral effüzyon, batın-pelvis BT’de  karaciğer segment 6 da hematom ve etrafında kontüzyon - laserasyon alanı, karaciğer segment 6 arterinde 1 cm çaplı psödoanevrizma ile uyumlu olabilecek kontrastlanan lezyon, pelviste minimal sıvı saptandı. Acil eksplorasyonda diafragma rüptürü, hemotorax ve karaciğer 6. segment diafragmatik yüzde sızma tarzında hemorajinin olduğu yaklaşık 1.5 cm’lik kesi görüldü. Sağ Tüp Torakostomi, diafragmanın primer onarımı ve karaciğer segment 6 düzeyindeki laserasyon alanının primer onarımı yapıldı. 

Operasyon sonrası takipleri sorunsuz seyreden hastanın toraks ve batın drenleri operasyon sonrası 6. gün alındı. Rutin yapılan  7. gün ultrasonografi kontrolünde karaciğer segment 6 da yaklaşık 1 cm çapında hızlı akımlı arteriovenöz fistül saptandı. Bunun üzerine fistül, anjiografik olarak mikrokoil ile embolize edildi. Hasta 9. gün taburcu edildi. Operasyon sonrası 8. ayında olan olgu sorunsuz olarak takip edilmektedir.


Sonuç: Delici kesici alet yaralanmasında hastanın hemodinamik durumu elverişli ise intravenöz kontrastlı tomografi çekilmesi sonradan saptanması zor bulguların baştan bilinmesini sağlayabilir. Hepatik arter psödo anevrizması geç dönemde kanamalara ve arteriovenöz fistüllere neden olabilir. Olguda intraparankimal psödoanevrizmanın olduğu ilk BT’de görüldüğü halde kontrast ekstravazasyonun olmaması nedeni ile geniş rezeksiyondan kaçınmak için eksplorasyonda müdahale edilmemiştir. Hemodinamik olarak stabil seyreden hastada geciktirilmiş minimal invaziv girişim, karaciğerde parankim kaybını önlemiştir.

Close