34th Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

View Abstract

Oral Presentation - 20

Management of Small Bowel Intussusception in Children: An Analysis of 24 cases.

H Zeytun, MH Okur, E Basuguy, S Arslan, B Aydoğdu, MŞ Arslan, S Otçu
Dicle University Medical Faculty Department of Pediatric Surgery

Introduction:

Diagnostic difficulties are experienced in small bowel intussuception (SBI) because of nonspecific clinical and USS findings. When compared with ileocolic invaginations, mortality and morbidity increase because of diagnostic difficulty in SBI. There is a limited contradictive approach about diagnosis and treatment of ileocolic invaginations; contradictions about spontaneous reduction, observation and surgical approach in SBI still continue and there are limited number of studies on this topic.

Objective: The aim of the present study was to present diagnosis and treatment outcomes of 25 patients with SBI.

Material and Method:

Medical records of 425 patients who were followed and treated by diagnosis of invagination in our clinic between 2006 and 2016 were reviewed retrospectively. Denographic structures, clinical complaints, time of onset of the complaints, radiological findings, treatment, intraoperative findings and histopathological results of the patients who were surgically diagnosed by SBI were reviewed retrospectively.

After admission of the patients to emergency room, abdominal X-ray and abdominal USS were performed. Asymptomatic patients whom invagination was reported by USS were monitored. Surgery was planned to symptomatic patients with severe electrolyte disorders and/or unstable patients following fluid and electrolyte resuscitation; fluid reduction was tried for the others. Patients whom reduction was achieved were monitored clinically and radiologically by USS. Secondary reduction was tried in ineffective cases.  Surgery was decided in case of failure. Laparoscopy and/or laparotomy was decided as a surgical approach.

Findings:

Four hundred and twenty five (425) patients below 16 years of age (1-180 months) who were followed and treated because of invagination were reviewed. Ninety two (22%) patients whom reduction was not achieved or could not be implemented were operated. SBI was detected in 25 (27%) patients operated.  Cases included 19 (75%) males and 6 (25%) females with an age average of 59 (5-168) months. Onset period of the symptoms were 18 (12-28) hours in average and symptoms include vomiting in 18 (72%) cases, abdominal pain and irritability in 20 (80%) cases, bloody defecation in 8 (32%) cases, respectively. Fluid reduction was applied to 20 (80%) patients; although reduction could be achieved in 1 patient only, invagination was detected in that patient and he was operated. Urgent surgery was performed on 5 (20%) patients following fluid and electrolyte resuscitation. Among the patients who had laparoscopic surgery, 2 (8%) cases had reduction and 1 (4%) case had wedge resection. Among 22 (88%) patients who had laparotomy, manual reduction was performed in 6 (24%) cases; wedge resection was applied to 6 (24%) cases; resection anastomosis due to ischemia and necrosis was performed in 10 (40%) cases. Pathological lead point was detected in 13 patients including meckel diverticulum in 8 (32%) patients, ectopic pancreas in 2(8%) patients, polyp in 2 (8%) patients and cavernous hemangioma in 1(4%) patient.  One patient who referred late died because of sepsis.

Conclusion

Although reduction has a high achivement rate in ileocolic invagination cases, such rate is very low for SBIs. Reduction may be used as a method for differential diagnosis between ileocolic invagination and SBI. Surgicaly approach should be considered first due to existence of higher pathological lead point and increased morbidity and mortality as a result of intestinal necrosis.

Çocuklarda İnce barsak İnvaginasyonlarının Yönetimi: 24 Vakanın Analizi

H Zeytun, MH Okur, E Basuguy, S Arslan, B Aydoğdu, MŞ Arslan, S Otçu
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD

Giriş

İnce barsak invaginasyonlarında (İBİ) nonspesifik klinik ve USG bulguları nedeniyle tanı zorluğu yaşanmaktadır. İleokolik invaginasyonlar ile karşılaştırıldığında İBİ’de tanı güçlüğü nedeniyle mortalite ve morbidite artmaktadır. Literatür ‘de ileokolik invajinasyonların tanı ve tedavi ile ilgili tartışmalı yaklaşım sınırlı iken İBİ’larda spontan redüksiyon, gözlem ve cerrahi yaklaşım konusunda hala tartışmalar devam etmektedir ve bu konuda sınırlı sayıda çalışmalar mevcuttur.

Amaç: Çalışmamızda cerrahi uygulanan İBİ’li 25 hastanın tanı ve tedavi sonuçlarını sunmayı amaçladık.

Materyal Metod

Kliniğimizde 2006-2016 tarihleri arasında invaginasyon tanısıyla takip ve tedavileri yapılan 425 hastanın kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Cerrahi olarak İBİ tanısı konulmuş hastaların demografik yapıları, klinik şikayetleri, şikayetlerin başlama zamanı, radyolojik bulguları, uygulanan tedavi, intraoperatif bulguları ve histopatolojik sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi.

Hastaların acil kliniğinde kabulü yapıldıktan sonra muayene sonucuna göre düz karın grafisi ve batın USG çekildi. USG de invaginasyon raporlanan ve semptomatik olmayan hastalar gözlem altında tutuldu. Bu hastalardan semptomatik olup, ciddi elektrolit bozukluğu olan ve/veya anstabil olan hastalara sıvı ve elektrolit resüsitasyonu sonrası cerrahi planlanırken bunların dışındakilere sıvı redüksiyonu denendi. Redüksiyonun sağlandığı hastalarda klinik ve radyolojik olarak USG ile takibi yapıldı. Başarısız olunan olgularda ise ikinci bir redüksiyon denendi. Yine başarısızlık durumunda cerrahiye karar verildi. Cerrahi işlem olarak laparoskopi ve/veya laparotomi tercih edildi.

Bulgular

16 yaş altı (1-180 ay) invajinasyon nedeniyle takip ve tedavisi yapılan 425 hasta değerlendirildi. Redüksiyonun başarız olduğu veya uygulanamadığı 92(%22) hasta opere edilmiştir. Opere edilen hastaların 25 (%27)’inde İBİ tespit edildi. Yaş ortalaması 59 (5-168) ay olup, 19 (%75)’u erkek 6 (%25)’sı kız idi. Semptomlarının başlama süresi ortalama 18 (12-28) saat idi ve bunlar sırasıyla kusma 18 (%72), karın ağrısı ve irritabilite 20 (%80), kanlı dışkılama 8(%32) idi. Hastaların 20 (%80)’sine sıvı redüksiyonu uygulandı sadece 1 hastada redüksiyon sağlanabilmesine rağmen bu hastamızda 3 gün sonra tekrar invaginasyon tepit edilip opere edildi. Sıvı redüksiyonu uygulanamayan 5(%20) hastaya sıvı ve elektrolit resüsitasyonu sonrası acil cerrahi uygulandı. Laparoskopik cerrahi uygulanan hastaların 2(%8)’sine redüksiyon ve 1(%4)’ine wedge rezeksiyon yapılmıştır. Laparatomi uygulanan 22 (%88) hastanın 6(%24)’inde manuel redüksiyon, 6(%24)’sına wedge rezeksiyon, 10(%40)’unda ise iskemi ve nekroza bağlı rezeksiyon anastomoz yapıldı. Sekiz(%32) meckel divertikülü, 2(%8) ektopik pankreas, 2(%8) polip, 1(%4) kavernöz hemangioma olmak üzere 13 hastada patolojik lead point tespit edildi. Kliniğimize geç başvuran bir hasta sepsis nedeniyle kaybedildi.

Sonuç

Redüksiyonun ileokolik invaginasyonlarda başarı şansı yüksek olmasına rağmen İBİ’lerde  çok düşüktür. İleokolik invaginasyon ile İBİ’nin ayırıcı tanısında redüksiyon bir tanı aracı olarak kullanılabilir. Semptomatik İBİ’lerinde yüksek patolojik lead point varlığı ve barsak nekrozları sonucu artan morbitite ve mortalite nedeniyle cerrahi tedavi ön planda düşünülmelidir.

Close