16th Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Nurses Association

View Abstract

Oral Presentation - 16

CASE REPORT: THE CARE OF THE NURSING AND İNTRA -ABDOMİNAL APSİS - DELAYED PERFORATED APPENDİCİTİS COMİNG WITH THE COMPLAİNT OF ABDOMİNAL PAİN

Introduction: Abdominal pain is one of the most frequent abrupt preliminary or long-period complaints. Regardless the age of the patients coming to the emergency with abdominal pain, one of the third’s diagnosis, is not exactly diagnosed. In the evaluation of acute abdominal cases; a delayed case report is intended with the aim of increasing the awareness of nurses and mentioning the importance of diagnose time and physics examination, the story of the patient.

Case: 15 year old female patient examined in the external centre with the complaints of a few days continued abdominal, fever, malaise, vertigo and vomitus, sent to our emergency department upon the hemoglobin (Hgb)  value is 5.33g/dL and  the mass on the left adnexal loj is seen in the intra ultrasonography (USG). Intended in emergency department, after the evaluation of the gynaecological diseases and pediatrics surgery consultation, the patient hospitalized to our clinic. In physics examination, there were prevalent sensitivity in abdominal, distension, unable to fart, choleric vomitus, 38,5 degrees fever symptoms. On foot directly in abdominal graphy, under the right quadrant including air sentinel bowel is observed. Suprapubic pelvic in USG: Millimetric calcifications in the left adnexal surgical space 65x57 mm in size and heterogeneous lesion with hyperechoic areas are determined. It’s emphasized that in seperative diagnose primarily over torsion, second probably teratoma is required to be thought. The patient was taken to the surgery with the cefuroxime prophylaxis. In preoperative exploration the appendicitis perforation was at least 15 days, above sigmoid colon  uterus, right over, cecum, left over and intra-abdominal abscess covering fimbrias are determined. Approximately 100 -150 ml pus and necrotic material was aspirated. After abdominal abscess appendectomy performed nelaton drain placed into the abdominal wall was closed. Preoperative Hgb value was associated with intra-abdominal abscess caused by sepsis. The patient was followed for 18 days in the clinic with triple antibiotic, an H2 receptor antagonist, analgesic-anti-inflammatory drugs. During this time the patient; ineffective breathing pattern, gas exchange impairment, pain, fluid volume imbalance, changes in patterns of diet, fatigue, impaired physical mobility, anxiety, such as nursing care for nursing diagnoses were performed.

 Conclusion: If the abdominal pain in childhood is usually depended on the innocent causes, in delayed cases, such as sepsis – anemia can cause serious consequences in terms of morbidity and mortality. Follow-up of the pediatric patients with abdominal pain applied to emergency policlinics has a life-saving importance  of early diagnosis and quality care.

 

OLGU SUNUMU: KARIN AĞRISI ŞİKÂYETİYLE GELEN GECİKMİŞ PERFORE APENDİSİT - BATIN İÇİ APSE VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Giriş:Karın ağrısı çocuklarda en sık görülen ani başlangıçlı veya uzun süreli yakınmalardan biridir. Karın ağrısı ile acil servise gelen hastaların yaşı ne olursa olsun, üçte birinin tanısı, tam olarak konulamamaktadır. Akut karın olgularının değerlendirilmesinde; hastanın öyküsü, fizik inceleme ve tanı koyma zamanının önemine değinmek ve hemşirelerin farkındalığını arttırmak amacıyla, gecikmiş bir olgunun sunumu planlanmıştır.

Olgu:Birkaç gündür devam eden karın ağrısı, ateş, halsizlik, baş dönmesi ve kusma şikâyetleri ile dış merkezde muayene edilen 15 yaşındaki kız hasta, batın ultrasonografisinde (USG) sol adneksiyal lojda kitle görülmesi ve hemoglobin (Hgb) değerinin 5.33g/dL olması üzerine acil servisimize sevk edilmiş. Acil serviste istenilen, kadın hastalıkları ve çocuk cerrahisi konsültasyonu değerlendirilmesinden sonra hasta kliniğimize yatırıldı. Fizik muayenesinde, karında yaygın hassasiyet, distansiyon, gaz-gaita çıkaramama, safralı kusma, 38,5°C ateş bulguları vardı; defans ve rebaund pozitifti. Ayakta direkt karın grafisinde, sağ alt kadranda gaz içeren nöbetçi barsak ansı gözlendi. Suprapubik pelvik USG’de: Sol adneksiyal lojda 65x57 mm ebadında heterojen yapıda milimetrik kalsifikasyonlar ve hiperekoik alanlar içeren lezyon saptandı. Ayırıcı tanıda öncelikle over torsiyonu, ikinci olasılıkla teratom düşünülmesi gerektiği vurgulandı. Sefuroksim profilaksisi ile hasta ameliyata alındı. Peroperatif Eksplorasyonda apandiksin perforasyonunun en az 15 günlük olduğu, sigmoid kolon üzerinde  uterus, sağ over, çekum, sol over ve fimbriaları örten batın içi apse tespit edildi. Yaklaşık 100-150 ml püy ve nekrotik materyal aspire edildi. Apse drenajı sonrası apandektomi yapılıp karın içerisine nelaton dren konularak karın duvarı kapatıldı. Ameliyat öncesi Hgb değerinin,  batın içi apsenin neden olduğu sepsis bulgusundan kaynaklandığı düşünüldü. Hasta, üçlü antibiyotik, H2 reseptör antagonisti, analjezik-antienflamatuvar ilaçlar ile 18 gün klinikte takip edildi. Bu süre içinde hastaya; etkisiz solunum örüntüsü, gaz değişiminde bozulma, ağrı, sıvı volüm dengesizliği, beslenme örüntüsünde değişim, yorgunluk, fiziksel mobilitede bozulma, anksiyete gibi hemşirelik tanılarına yönelik hemşirelik bakımı uygulandı. 

Sonuç:Çocukluk dönemindeki karın ağrısı genellikle masum nedenlere bağlıysa da, gecikmiş olgularda, sepsis - anemi gibi morbidite ve mortalite açısından ciddi sonuçlara sebep olabilmektedir. Karın ağrısı şikâyetiyle acil polikliniklere başvuran çocuk hastaların takibinde erken tanı ve nitelikli bakım hayat kurtarıcı öneme sahiptir.

  

Giriş:Karın ağrısı çocuklarda en sık görülen ani başlangıçlı veya uzun süreli yakınmalardan biridir. Karın ağrısı ile acil servise gelen hastaların yaşı ne olursa olsun, üçte birinin tanısı, tam olarak konulamamaktadır. Akut karın olgularının değerlendirilmesinde; hastanın öyküsü, fizik inceleme ve tanı koyma zamanının önemine değinmek ve hemşirelerin farkındalığını arttırmak amacıyla, gecikmiş bir olgunun sunumu planlanmıştır.

Olgu:Birkaç gündür devam eden karın ağrısı, ateş, halsizlik, baş dönmesi ve kusma şikâyetleri ile dış merkezde muayene edilen 15 yaşındaki kız hasta, batın ultrasonografisinde (USG) sol adneksiyal lojda kitle görülmesi ve hemoglobin (Hgb) değerinin 5.33g/dL olması üzerine acil servisimize sevk edilmiş. Acil serviste istenilen, kadın hastalıkları ve çocuk cerrahisi konsültasyonu değerlendirilmesinden sonra hasta kliniğimize yatırıldı. Fizik muayenesinde, karında yaygın hassasiyet, distansiyon, gaz-gaita çıkaramama, safralı kusma, 38,5°C ateş bulguları vardı; defans ve rebaund pozitifti. Ayakta direkt karın grafisinde, sağ alt kadranda gaz içeren nöbetçi barsak ansı gözlendi. Suprapubik pelvik USG’de: Sol adneksiyal lojda 65x57 mm ebadında heterojen yapıda milimetrik kalsifikasyonlar ve hiperekoik alanlar içeren lezyon saptandı. Ayırıcı tanıda öncelikle over torsiyonu, ikinci olasılıkla teratom düşünülmesi gerektiği vurgulandı. Sefuroksim profilaksisi ile hasta ameliyata alındı. Peroperatif Eksplorasyonda apandiksin perforasyonunun en az 15 günlük olduğu, sigmoid kolon üzerinde  uterus, sağ over, çekum, sol over ve fimbriaları örten batın içi apse tespit edildi. Yaklaşık 100-150 ml püy ve nekrotik materyal aspire edildi. Apse drenajı sonrası apandektomi yapılıp karın içerisine nelaton dren konularak karın duvarı kapatıldı. Ameliyat öncesi Hgb değerinin,  batın içi apsenin neden olduğu sepsis bulgusundan kaynaklandığı düşünüldü. Hasta, üçlü antibiyotik, H2 reseptör antagonisti, analjezik-antienflamatuvar ilaçlar ile 18 gün klinikte takip edildi. Bu süre içinde hastaya; etkisiz solunum örüntüsü, gaz değişiminde bozulma, ağrı, sıvı volüm dengesizliği, beslenme örüntüsünde değişim, yorgunluk, fiziksel mobilitede bozulma, anksiyete gibi hemşirelik tanılarına yönelik hemşirelik bakımı uygulandı. 

Sonuç:Çocukluk dönemindeki karın ağrısı genellikle masum nedenlere bağlıysa da, gecikmiş olgularda, sepsis - anemi gibi morbidite ve mortalite açısından ciddi sonuçlara sebep olabilmektedir. Karın ağrısı şikâyetiyle acil polikliniklere başvuran çocuk hastaların takibinde erken tanı ve nitelikli bakım hayat kurtarıcı öneme sahiptir. (Ctrl/Cmd+V)

Giriş:Karın ağrısı çocuklarda en sık görülen ani başlangıçlı veya uzun süreli yakınmalardan biridir. Karın ağrısı ile acil servise gelen hastaların yaşı ne olursa olsun, üçte birinin tanısı, tam olarak konulamamaktadır. Akut karın olgularının değerlendirilmesinde; hastanın öyküsü, fizik inceleme ve tanı koyma zamanının önemine değinmek ve hemşirelerin farkındalığını arttırmak amacıyla, gecikmiş bir olgunun sunumu planlanmıştır.

Olgu:Birkaç gündür devam eden karın ağrısı, ateş, halsizlik, baş dönmesi ve kusma şikâyetleri ile dış merkezde muayene edilen 15 yaşındaki kız hasta, batın ultrasonografisinde (USG) sol adneksiyal lojda kitle görülmesi ve hemoglobin (Hgb) değerinin 5.33g/dL olması üzerine acil servisimize sevk edilmiş. Acil serviste istenilen, kadın hastalıkları ve çocuk cerrahisi konsültasyonu değerlendirilmesinden sonra hasta kliniğimize yatırıldı. Fizik muayenesinde, karında yaygın hassasiyet, distansiyon, gaz-gaita çıkaramama, safralı kusma, 38,5°C ateş bulguları vardı; defans ve rebaund pozitifti. Ayakta direkt karın grafisinde, sağ alt kadranda gaz içeren nöbetçi barsak ansı gözlendi. Suprapubik pelvik USG’de: Sol adneksiyal lojda 65x57 mm ebadında heterojen yapıda milimetrik kalsifikasyonlar ve hiperekoik alanlar içeren lezyon saptandı. Ayırıcı tanıda öncelikle over torsiyonu, ikinci olasılıkla teratom düşünülmesi gerektiği vurgulandı. Sefuroksim profilaksisi ile hasta ameliyata alındı. Peroperatif Eksplorasyonda apandiksin perforasyonunun en az 15 günlük olduğu, sigmoid kolon üzerinde  uterus, sağ over, çekum, sol over ve fimbriaları örten batın içi apse tespit edildi. Yaklaşık 100-150 ml püy ve nekrotik materyal aspire edildi. Apse drenajı sonrası apandektomi yapılıp karın içerisine nelaton dren konularak karın duvarı kapatıldı. Ameliyat öncesi Hgb değerinin,  batın içi apsenin neden olduğu sepsis bulgusundan kaynaklandığı düşünüldü. Hasta, üçlü antibiyotik, H2 reseptör antagonisti, analjezik-antienflamatuvar ilaçlar ile 18 gün klinikte takip edildi. Bu süre içinde hastaya; etkisiz solunum örüntüsü, gaz değişiminde bozulma, ağrı, sıvı volüm dengesizliği, beslenme örüntüsünde değişim, yorgunluk, fiziksel mobilitede bozulma, anksiyete gibi hemşirelik tanılarına yönelik hemşirelik bakımı uygulandı. 

Sonuç:Çocukluk dönemindeki karın ağrısı genellikle masum nedenlere bağlıysa da, gecikmiş olgularda, sepsis - anemi gibi morbidite ve mortalite açısından ciddi sonuçlara sebep olabilmektedir. Karın ağrısı şikâyetiyle acil polikliniklere başvuran çocuk hastaların takibinde erken tanı ve nitelikli bakım hayat kurtarıcı öneme sahiptir.

Close