17th Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Nurses Association

View Abstract

Oral Presentation - 32

Our Experiences About Intestinal Atresias for last Five Years

Purpose: To Evaluate our experiences of last five years regarding intestinal atresia cases in our unit.

Material and Method: The 40 patients who admitted to our clinic with the diagnosis of intestinal atresia between 2008-2012 were included to the study.

Findings: The 60 % of the patients were boy. The jejunoileal atresia rate was %52,5 and interfered to the %75 of the patients in first 48 hours. The rate of the primer anastomose was %52,5 and the absence of the postoperative complication rate was %47.5.  %62,5 of the patients passed to the oral feding in the first week.  72.5 % of the patient were discharged with cure. Sepsis incidence was 63,6 % in patients who died.

Conclusion: It is identified that the mortality rates does not depend on the primer surgery complications and it is directly proportional with the abortive, low-birth-weight and infection for the lost of lives. The frequently encountered type of atresia is the jejunoileal atresia and it is identified if the surgical intervention duration is early, it will decrease the risk of the infection, the duration of starting to the nutrition and the duration for discharging.

Yenidoğan Ünitesinde İntestinal Atrezilerle İlgili Son 5 Yıllık Deneyimlerimiz

Giriş:

 Bağırsağın bir seğmentinin yokluğu veya bağırsak lumeninin tamamen tıkanması anlamına gelen intestinal atrezi,Konjenital ince bağırsak obstruksiyonlarının en sık nedenidir.2012 yılında yapılan ‘Avrupada ince bağırsak atrezileri epidemiyolojisi’ başlıklı çalışmada ince bağırsak atrezileri prevelansının 1000 doğumda 1,6 duodenal atrezilerde 0,9 jejunoileal atrezilerde 0,7 oldugu gösterilmiştir.1950’lerde  %90 olan mortalite erken ve hızlı tanı ile birlikte uygun tedavi bu hastalık prognozunu önemli derecede iyileştirmiştir ve mortalite yaklaşık %10 lara gerilemiştir.

 

Amaç:

Ç.Ü Çocuk Cerrahisi Yenidoğan Ünitesinde intestinal atrezi nedeniyle takip edilen hastalarla ilgili son 5 yıllık deneyimlerimizi değerlendirmektir.

 

Gereç Yöntem:

İntestinal atrezi nedeniyle 2008-2012 yılları arasında kliniğimize başvuran 40 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastanın cinsiyeti, doğum kilosu, atrezi tipi, anne yaşı, doğum şekli, ek anomalisi, ameliyat tekniği ve tarihi, ameliyat sonrası komplikasyon, beslenmesi, yatış süresi ve taburculuk şekli ile ilgili bilgiler retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Veriler SPSS 16 programında değerlendirilmiştir.

 

Bulgular:

 Çalışmaya dahil edilen 40 hastanın %60’ı erkekti.%42,5’unda erken pramatüre mevcut olup %52,5’u düşük doğum ağırlığındaydı. Hastaların %87,5’i kliniğimize ilk hafta içerisinde başvurmuştur.%52,5 oranında jejunoileal atrezilerin mevcuttu , hastaların %75’ine ilk 48 saat içerisinde müdahale edilmiştir. %52.5 primer anastomoz yapılmış ve %47.5 ameliyat sonrası komplikasyon görülmemiştir. %62,5 u ilk haftada oral beslenmeye geçilmiştir. Beslenme şekli olarak %35’nin anne sütüyle beslendiği tespit edilmiştir. %72.5’u şifa ile taburcu edilmiştir. %27.5 u Ex olmuştur. Şifa ile taburcu olan hastalarda % 72.4 oranında enfeksiyon görülmemiş ve %48.3 anne sütü ile beslenmiştir. Ex olan hastaların %72.7 si prematüre ve

% 54.5 düşük doğum ağırlıklı bebekler olduğu ve bu bebeklerin % 81.8 beslenmeye geçilemediği tespit edilmiştir. Ex olanların %63.6 sında sepsis faktörü yer almaktadır.

 

Sonuç:

Kaybedilen hastalarda, mortalite oranının primer cerrahi komplikasyonlara bağlı olmadığı, prematüre, düşük doğum ağırlığı ve enfeksiyonla doğru orantılı olduğu belirlenmiştir. En çok karşılaşılan atrezinin jejunoileal atrezi olduğu ve atrezilerde cerrahi müdahale süresi ne kadar erken olursa hastada enfeksiyon gelişme riskinin azaldığı daha kısa sürede beslenmeye geçtiği ve taburculuk süresinin kısaldığı görülmüştür.

Close