31st Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

View Abstract

Oral Presentation - 20

OUR EXPERIENCES FOR SUBGLOTTIC STENOSIS'S SURGICAL TREATMENT

Introduction: Congenital subglottic stenosis(CSS) is a rare anomaly caused by thickened cricoid cartilage. Subglottik stenosis can also occur after trauma or long-term intubation. Several surgical techniques have been introduced, but outcomes of these procedures remain unclear. The aim of this study was to clarify outcomes of our surgical management which includes anterior cricoid split (ACS), auricular cartilage graft, laryngotracheoplasty, dilatation and Montgomery T-Tube stenting.

Materials and Methods: Since 2003, a total of thirteen patients with CSS have been treated at our institution. The diagnosis was confirmed by rigid bronchoscopy in the operating room under general anesthesia. Annular or iris-like stenosis was observed at the level of the cricoidcartilage. Severity of subglottic airway stenosis was graded according to the Myer–Cotton classification system. Anterior cricoid split (ACS) was applied to one patient after inserting  a Montgomery T-Tube. Laryngotracheoplasty using costal cartilage graft was applied to one patient after inserting a Montgomery T-Tube. Auricular cartilage graft was applied to one patient. For the two patients bronchofiberscopy was performed and inserted a Montgomery T-Tube. For the other eight cases rigid bronchofiberscopy and dilatation was regularly performed for subglottic stenosis. All thirteen patients were succesfully discharged from the hospital.

Discussion: Laryngotracheal stenosis (LTS) is defined as congenital or acquired narrowing of the airway that may affect the glottis, subglottis, and trachea. Under the broad diagnosis of LTS, CSS  is a diagnosis assigned when there is no previous documentation of intubation or injury, and the subglottic diameter is 4 mm or less in a full-term infant or 3.5 mm or less in a premature infant. Definitive diagnosis of SGS is made via direct laryngoscopy and bronchoscopy under anesthesia. Several surgical techniques outcomes of LTS procedures remain unclear, because CSS is rare and few reports have described surgical results. We clarify outcomes of our surgical management and to outline our surgical strategy for CSS considering their advatages and disadvantages. We have applied our patients ACS, auricular cartilage graft, laryngotracheoplasty, dilatation and Montgomery T-Tube stenting. Our all patients has succesfully discharged and no new disease has occured in our follow-up. 

SUBGLOTTİK STENOZUN CERRAHİ TEDAVİSİNDEKİ DENEYİMLERİMİZ

Giriş:Konjenital subglottik stenoz, krikoid kıkırdağın kalınlaşması sonucu oluşan nadir bir anomalidir. Ayrıca subglottik stenoz travma veya uzun süreli entübasyon sonrası da gelişebilmektedir. Tedavisinde farklı birçok cerrahi teknik tanımlanmasına rağmen sonuçları tartışmalıdır. Çalışmamızın amacı cerrahi yaklaşımlarımız olan anterior krikoid split, aurikular kıkırdak grefti, laringotrakeoplasti, dilatasyon ve Montomery T-tüp yerleştirilmesi yöntemlerinin kıyaslanmasıdır.

 Metod: Merkezimizde 2003 tarihinden itibaren toplam 13 subglottik stenozlu hastaya cerrahi tedavi uygulanmıştır. Tanıları genel anestezi altında rijit bronkoskopi ile konulmuştur ve stenozun derecesi Myer-Cotton sınıflaması ile belirlenmiştir. Bir hastaya Montomery T-tüp yerleştirildikten sonra anterior krikoid split, yine bir hastaya Montomery-T-tüp yerleştirildikten sonra kostal greft ile ve bir diğer hastaya ise direkt aurikular kıkırdak grefti ile laringotrakeoplasti uygulandı. İki hastaya sadece bronkoskopi ile Montomery T-tüp yerleştirldi ve kalan sekiz hastaya da düzenli aralıklarla bronkoskopi ve dilatasyon yapıldı. Bütün hastalarımız şifa ile taburcu edildi.

 Tartışma: Laringotrakeal stenoz, glottis, subglottis ve trakea gibi havayollarını etkileyen konjenital veya kazanılmış daralma olarak tanımlanmaktadır. Tanı kriterleri konjenital olanların öncesinde travma ya da entübasyon öyküsünün olmaması ve de stenoz çapının term bebeklerde 4 mm veya daha az olması; prematür olanlarda ise 3.5 mm veya daha az olması olarak belirlenmiştir. Kesin tanı genel anestezi altında laringoskopi ve bronkoskopi ile konulmaktadır. Tedavisinde birçok cerrahi teknik tanımlanmasına rağmen sonuçları tartışmalıdır ve bizim çalışmamızda uyguladığımız cerrahi yöntemlerin avataj ve dezavantajları ile birbirlerine üstünlüklerini değerlendirmiş olduk. Bütün hastalarımız şifa ile taburcu edilmiş olup takiplerinde yeni bir hastalık görülmemiştir.

Giriş:Konjenital subglottik stenoz, krikoid kıkırdağın kalınlaşması sonucu oluşan nadir bir anomalidir. Ayrıca subglottik stenoz travma veya uzun süreli entübasyon sonrası da gelişebilmektedir. Tedavisinde farklı birçok cerrahi teknik tanımlanmasına rağmen sonuçları tartışmalıdır. Çalışmamızın amacı cerrahi yaklaşımlarımız olan anterior krikoid split, aurikular kıkırdak grefti, laringotrakeoplasti, dilatasyon ve Montomery T-tüp yerleştirilmesi yöntemlerinin kıyaslanmasıdır.

 Metod: Merkezimizde 2003 tarihinden itibaren toplam 13 subglottik stenozlu hastaya cerrahi tedavi uygulanmıştır. Tanıları genel anestezi altında rijit bronkoskopi ile konulmuştur ve stenozun derecesi Myer-Cotton sınıflaması ile belirlenmiştir. Bir hastaya Montomery T-tüp yerleştirildikten sonra anterior krikoid split, yine bir hastaya Montomery-T-tüp yerleştirildikten sonra kostal greft ile ve bir diğer hastaya ise direkt aurikular kıkırdak grefti ile laringotrakeoplasti uygulandı. İki hastaya sadece bronkoskopi ile Montomery T-tüp yerleştirldi ve kalan sekiz hastaya da düzenli aralıklarla bronkoskopi ve dilatasyon yapıldı. Bütün hastalarımız şifa ile taburcu edildi.

 Tartışma: Laringotrakeal stenoz, glottis, subglottis ve trakea gibi havayollarını etkileyen konjenital veya kazanılmış daralma olarak tanımlanmaktadır. Tanı kriterleri konjenital olanların öncesinde travma ya da entübasyon öyküsünün olmaması ve de stenoz çapının term bebeklerde 4 mm veya daha az olması; prematür olanlarda ise 3.5 mm veya daha az olması olarak belirlenmiştir. Kesin tanı genel anestezi altında laringoskopi ve bronkoskopi ile konulmaktadır. Tedavisinde birçok cerrahi teknik tanımlanmasına rağmen sonuçları tartışmalıdır ve bizim çalışmamızda uyguladığımız cerrahi yöntemlerin avataj ve dezavantajları ile birbirlerine üstünlüklerini değerlendirmiş olduk. Bütün hastalarımız şifa ile taburcu edilmiş olup takiplerinde yeni bir hastalık görülmemiştir.

Close