32nd Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

Introduction: Fluoroscopy guided reduction of intussusception with barium enema or with iodine containing contrast agent and normal saline solution is widely used for diagnosisis and treatment of intussusception. Difficulties of application in all medical center and high radiation exposure result in alternative methods such as ultrasound (US) guided pneumatic reduction. However, the recurrence rates of intussusception have reported higher in US guided pneumatic reduction than hydrostatic reduction. The aim of this study to present results of the patients who treated with ultrasound guided hydrostatic reduction.

Material and methods: The hospital records of patients who treated due to intussusception were analyzed retrospectively from January 2012 to December 2014. Patients ages, gender, main symptoms, duration of symptoms, treatment methods and complications were evaluated.

Results: Hydrostatic reduction were performed to 39 patients (27 boys, 12 girls) who diagnosed with intussusception. Mean age was 29,4±21 (6 - 84 months) months. US guided hydrostatic reduction was performed to 18 (%45,7) patients and fluoroscopy guided hydrostatic reduction was performed to 21 (%54,3) patients. Main criteria of the patient selection in terms of the treatment modality was experience of the radiologist. The main complaint was abdominal pain in 35 (%89,7, vomiting in 32 (%82 and bloody stools in 8 (%20,5) patients. Average time from beginning of symptoms to intervention was 30,3±25 hours (5-122 hours). Four patients (%10,2) underwent surgery because of failure of fluoroscopy guided reduction. Three out of these patients (%75) had bloody stool and the average time of duration of complaints were 75,2±33,9 hours (49-122 hours). Recurrence of intussusception observed in first day in the 2 patients (%11,1) who were treated before with US guided hydrostatic reduction. US guided hydrostatic reduction performed once again of these patients and there was no complication follow up.

Conclusion: The hydrostatic reduction is primarily method for the diagnosis and treatment of the intussusceptions. Fluoroscopic hydrostatic reduction application is restricted not to be present each center and the high radiation doses. The hydrostatic reduction of the intussusception by US can be preferential treatment method due to ease of implementation and high success rates.

Giriş: Çocukluk çağında invajinasyonun tanı ve tedavisinde floroskopi eşliğinde baryumla ya da iyodlu kontrast madde içeren serum fizyolojikle  hidrostatik redüksiyon sık uygulanan bir yöntemdir. Her merkezde uygulama zorluğu ve yüksek radyasyona maruz kalma ultrasonografi (US) eşliğinde pnömotik redüksiyon gibi alternatif yöntemlerin uygulanmasıyla sonuçlanmıştır. Ancak US eşliğinde pnömotik redüksiyonunda nüks oranları hidrostatik redüksiyona göre daha yüksek olarak bildirilmektedir. Bu çalışmada US eşliğinde hidrostatik redüksiyon uygulanan olguların sonuçlarını sunmak istedik.

Materyal ve metod: Hastanemize Ocak 2012- Aralık 2014 tarihleri arasında invajinasyon tanısı ile tedavi edilen hastaların dosya kayıtları yaş, cinsiyet, başlıca semptomlar ile başlama zamanı, tedavi yöntemi ve komplikasyonlar açısından geriye dönük olarak incelendi.  

Bulgular: İnvajinasyon tanısı ile 39 hastaya (27 erkek, 12 kız) hidrostatik redüksiyon uygulandı. Hastaların ortalama yaşı 29,4±21 (6 - 84 ay) aydı. US eşliğinde 18 (%45,7), floroskopi eşliğinde 21 (%54,3) hastaya hidrostatik redüksiyon uygulandı. Tedavi yöntemi açısından hasta seçiminde radyolog deneyimi ana kriterdi. Başvuru şikayeti olarak karın ağrısı 35 (%89,7), kusma 32 (%82) ve kanlı gaita 8 hastada (%20,5) saptandı. Semptomların başlangıcından tedaviye kadar geçen süre ortalama 30,3±25 (5-122 saat) saat idi. Hastalardan 4’ünde (%10,2) floroskopi eşliğinde hidrostatik redüksiyona yanıt alınamadığından cerrahi yöntemle tedavi edildi. Bunlardan 3’ünde (%75) kanlı gaita çıkışı vardı ve şikayet başlangıcından tedaviye kadar geçen süre ortalama 75,2±34 (49-122 saat) saat idi. US eşliğinde hidrostatik redüksiyon uygulanan 2 hastada (%11,1) şikayetlerin ilk 24 saatte tekrarlaması sonrası invajinasyon saptandığı için US eşliğinde hidrostatik redüksiyon tekrarlandı ve takiplerinde sorun olmadı.

 Sonuç: İnvajinasyonun tanı ve tedavisinde öncelikli yöntem hidrostatik redüksiyondur. Her merkezde mevcut olmaması, yüksek radyasyon dozları floroskopik hidrostatik redüksiyon uygulamasını sınırlandırmaktadır. Uygulama kolaylığı ve yüksek başarı oranları ile invajinasyonun US eşliğinde hidrostatik  redüksiyonu öncelikli tedavi yöntemi olabilir.