32nd Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

Background / Aim: Even today in pilonidal sinus surgery, wound detachment and recurrence are still frequent; and therefore many surgical procedures have been described for treatment of pilonidal sinus. In this study, results of surgical treatment in cases with coplicated pilonidal sinus were aimed to discuss associated with the literature.

Patients / methods: All hospital records of cases with pilonidal sinus complicated who had beeen operated at our department in between June 2010 and June 2014 retrospectively. Demographic characteristics of patients, and surgical methods and results were analyzed.

Results: 18 patients had been operated for pilonidal sinus complicated at our department during the 4-year period; adolescent boy were 8 cases(44%) and adolescent girls were 10 cases(56%). Mean age was 15.2 years at the operation. The average weight of the girls were found to be significantly higher than male cases. Excision of the plonidal sinus as non-touch was performed by suspending from the corners of the lesion in 7 cases(41%) with Karydakis Method and 11 cases(59%) with Limberg flap method. One case with recurrense after operation at an another center one year ago was operated in our department. The mean duration of hospitalization was 3 days. Patients were applied antibiotic therapy with cefazolin and metronidazole by mouth and mobilization restriction for 2 weeks. Sutures were taken 3 weeks. Follows-up of all cases was uneventful. Wound infection was seen in one case (5.5%) and  recurrence was happened in one  case (5.5%).

Conclusion: Which method should be operated; excised of the pilonidal sinus as principle of the non-touch by suspending corners of lesions  and just kept gently with toothed forceps during suturing of the wound edges; are contemplated that would be accelerate wound healing and diminish wound infection and detachment and  prevent relapses. Indeed, our recurrence rate in pilonidal sinus patients operated on the principle of non-touch was found significantly lower than the literature.

Giriş/Amaç:  Günümüzde dahi pilonidal sinüs cerrahisinde rekürrens ve yara yeri detaşmanı halen sık olması sebebiyle pek çok cerrahi yöntem tanımlanmıştır. Bu çalışmada, opere edilen komplike pilonidal sinuslü olguların cerrahi tedavi sonuçlarının literatür eşliğinde tartışılması amaçlandı.

Materyal/method: Haziran 2010-Haziran 2014 yılları arasında koplike pilonidal sinüs tanısı ile kliniğimizde opere edilen olguların tüm hastane  kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Hastaların demografik özellikleri, cerrahi yöntem ve sonuçları analiz edildi.

Bulgular: 4 yıllık sürede  18 olgu komplike pilonidal sinüs nedeniyle kliniğimizde opere edilmiş olup; 8’i adolesan erkek (%.44) 10’u adolesan kız (%56) idi. Ameliyat esnasında yaş ortalamaları 15.2 yıl idi. Kızların kilo ortalamasının; erkek olguların kilo oratalamasından anlamlı olarak yüksek olduğu bulundu. 7 olguda  (%41) Karydakis yöntemi, 11 olguda (%59) Limberg flebi yöntemi ile lezyon köşelerinden askıya alınarak pilonidal sinüs eksizyonu (non touch eksizyon) yapılmıştı. 1 olgu ise başka bir merkezde bir yıl önce opere edilmişti, nüks nedeniyle kliniğimizde opere edilmişti. Hastanede yatış süresi ortalama 3 gün idi. Ağızdan sefazolin ve metronidazol ile antibiotik tedavisi ve pansumanlarına devam edilen olgularda 2 hafta mobilizasyon kısıtlaması yapıldı, 3. haftada sütürleri alındı. Hastaların  takipleri sorunsuz seyretti. 1 olguda (%5.5) yara enfeksiyonu, 1 olguda (%5.5) nüks gelişti.

Sonuç: Hangi yöntemle opere edilirse edilsin;  lezyon köşelerinden askıya alınarak pilonidal sinüsün non-touch eksizyon yapılması ve yara kenarlarının sadece sütür konulması esnasında dişli pensetlerle nazikçe tutulması, yara iyileşmesini hızlandıracağı, yara enfeksiyonu ve detaşmanını azaltacağı ve nüksleri önleyeceği düşünülmektedir. Nitekim non-touch prensibiyle ameliyat ettiğimiz pilonidal sinüs olgularındaki nüks oranımız literatüre göre oldukça düşük bulunmuştur.