35th Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association

View Abstract

Oral Presentation - 22

The effectiveness of non-operative treatment in high-grade liver and spleen injury

K Karadeniz Cerit*, R Ergelen**, T Abdullayev*, H Tuğtepe*, T Dağlı*, G Kıyan*
*Marmara University School of Medicine, Department of Pediatric Surgery
**Marmara University School of Medicine, Deparment of Radiology

Background / aims: Although nonoperative treatment approach is preferred for blunt liver and spleen trauma in childhood, there are significant differences in the algorithms used between clinics. The aim of this study is to present our experience in non-operative treatment approach with high-grade liver and spleen injury.

Materials and Methods: Patients who referred to emergency department between January 2012 and January 2017 due to liver and spleen injury related to blunt abdominal trauma and followed up in our clinic were included in the study. The data were analyzed retrospectively in terms of age, sex, type of trauma, degree of organ damage, accompanying organ damage, duration of intensive care and hospital stay, need for transfusion, and treatment method. Grade I, II, III organ damage is classified as low grade while grade IV and V organ lesions classified as high grade.

Results: 88 out of 2800 patients who were diagnosed by radiological imaging as liver and spleen injuries due to blunt abdominal trauma were included in the study. 41 of these patients had isolated liver injury while 39 had isolated spleen injury and 8 had injuries in both organs. 83 (94%) patients underwent non-operative treatment and surgical approach was required for 5 patients (6%). Patients with high-grade liver injury had significantly higher duration of hospitalization, duration of ICU stay and transfusion requirement compared to patients with low-grade liver injury (p values are; 0.001, 0.001, and ˂0.001, respectively). Surgical approach was more frequent among patients with high-grade liver injury than patients with low-grade liver liver injury (p = 0.045). Similarly, there was no difference in terms of nonoperative or operative treatment among these two groups (p = 0.488).

Conclusion: Non-operative treatment is feasible treatment method in patients with high grade blunt liver and spleen injury. However pediatric surgeons should consider that patients with high-grade liver damage may require more surgical treatment than those with low-grade liver damage.

Yüksek dereceli karaciğer ve dalak hasarında nonoperatif tedavinin etkinliği

K Karadeniz Cerit*, R Ergelen**, T Abdullayev*, H Tuğtepe*, T Dağlı*, G Kıyan*
*Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
**Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı

Giriş/Amaç: Her ne kadar çocukluk çağında künt karaciğer ve dalak travmasında nonoperatif tedavi yaklaşımı tercih edilir olsa da, klinikler arasında kullanılan algoritmalarda ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı; yüksek dereceli karaciğer ve dalak hasarı olan hastalara nonoperatif tedaviyle ilgili tecrübelerimizi sunmaktır.

Gereç ve Yöntem: Ocak 2012-Ocak 2017 tarihleri arasında künt batın travmasına bağlı karaciğer ve dalak hasarı nedeniyle kliniğimizde takip edilen hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların yaş, cinsiyet, travma şekli, organ hasarının derecesi, eşlik eden organ hasarı, yoğun bakımda ve hastanede kalış süresi, transfüzyon ihtiyacı olması, tedavi yöntemi (operatif-nonoperatif) şeklinde olan verileri geriye dönük olarak analiz edilmiştir. Grade I, II, III derece olan organ hasarları düşük dereceli olarak; grade IV, V olan organ hasarları ise yüksek dereceli olarak sınıflandırımıştır.

Bulgular: Acil servisimize başvuran 2800 çocuk travma olgusundan künt batın travmasına bağlı radyolojik görüntülemelerinde karaciğer ve dalak hasarı tesbit edilip kliniğimizde yatırılan 88 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Yüksek dereceli (29), düşük dereceli (17) karaciğer hasarı izlenmiştir. Yüksek dereceli (21), düşük dereceli (21) dalak hasarı izlenmiştir. Nonoperatif tedavi 83 hastaya (94%) uygulanabilmiştir, 5 hastaya (6%) ise cerrahi uygulanması gerekmiştir. Yüksek dereceli karaciğer hasarı olan hastalarda düşük dereceli karaciğer hasarı olanlara göre, hastanede yatış süresi, YBÜ’de yatış süresi ve transfüzyon ihtiyacı anlamlı ölçüde yüksek bulunmuştur (p değerleri sırasıyla; 0.001, 0.001, ˂0.001’dir). Yüksek dereceli karaciğer hasarı olan hastalarda düşük dereceli karaciğer hasarı olanlara göre daha fazla cerrahi yaklaşım uygulanmıştır (p=0.045). Yüksek ve düşük dereceli dalak yaralanmalarında her iki grup arasında yaş, cinsiyet, hastanede yatış süresi, YBÜ’de yatış süresi, transfüzyon ihtiyacı, eşlik eden organ hasarı açısından fark bulunmamıştır (p değerleri sırasıyla; 0.254, 0.739, 0.114, 0.135, 0.057, 0.721’dir). Benzer şeklilde yüksek dereceli dalak hasarı olanlarla düşük dereceli dalak hasarı olanlar arasında nonoperatif veya operatif tedavi yaklaşımı açısından da fark izlenmemiştir (p=0.488).

Sonuç: Yüksek dereceli künt karaciğer ve dalak hasarı olan hastalarda nonoperatif tedavi uygulanabilir bir yöntemdir, ancak yüksek dereceli karaciğer hasarı olanlarda düşük dereceli karaciğer hasarı olanlara göre daha fazla cerrahi gerekebileceği dikkate alınmalıdır.

Close