37th Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association & STEPS 2019

View Abstract

Oral Presentation - 22

Successful outcomes in laparoscopic pyeloplasty using knotless self-anchoring barbed suture in children

Ö Yılmaz*, Hİ Tanrıverdi*, H Çayırlı**, P Ertan***, A Şencan*, A Genç*, C Taneli*
*Manisa Celal Bayar University Medical School Department of Pediatric Surgery, Manisa, Turkey
**Ege University Medical School, Department of Pediatric Surgery, Division of Pediatric Urology, İzmir, Turkey
***Manisa Celal Bayar University, Faculty of Medicine, Department of Pediatrics, Division of Pediatric Nephrology

Introduction: Laparoscopic pyeloplasty for ureteropelvic junction obstruction in children has gained increasing importance over the last decade. Intracorporeal knot tying still remains a technical challenge for the surgeon. Self-anchoring suture incorporates a new concept for tissue approximation and reduce intracorporeal knot tying problems. There are very few reports on self-anchoring knotless suture and its application for laparoscopic pyeloplasty in children. We present our results of a series of consecutive children undergoing laparoscopic pyeloplasty with knotless barbed sutures.

Material and method: We prospectively evaluate 15 consecutive patients who underwent laparoscopic pyeloplasty with knotless barbed sutures (V-LocTM, Covidien) for ureteropelvic anastomosis. The decision of the operation was given by pediatric nephrology-urology-radiologic imaging diagnostic team and all patients were operated by a single surgeon. Pyeloplasty was performed without pelvic reduction and the anastomosis was made by barbed sutures using running fashion.

Results: The mean age of the patients were 5.39 (3 months-17 years). Two cases had undergone a right-sided, and thirteen had undergone a left-sided pyeloplasty. The duration of the operative procedure was 60-110 minutes. Neither intraoperative nor postoperative complication was encountered in any of the cases. Patients were followed by ultrasonographic evaluation. The AP diameter of renal pelvis and hydronephrosis grade (SFU) are significantly different when compared pre and postoperative period (p=0.001 and p=0.001 respectively). Due to the renal parenchymal thickness change by age pre and post-operative thickness comparison is adjusted by age, since age is considered as a covariate (confounder variable). We observed statistically significant (p=0,003) in parenchymal thickness in all cases. Follow up periods were 2 to 49 months all of the 15 consecutive pediatric pyeloplasty cases.

Conclusion: In the present study, successful outcome of the laparoscopic pyeloplasty using barbed suture was shown for the first time in children. We believe that successful outcome of laparoscopic pyeloplasty could be achieved by eliminating knots and less manipulation on the wound edge also minimizes tissue injury during the procedure.

Çocuklarda düğümsüz dikenli sütür kullanılarak yapılan laparoskopik pyeloplastideki başarılı sonuçlarımız

Ö Yılmaz*, Hİ Tanrıverdi*, H Çayırlı**, P Ertan***, A Şencan*, A Genç*, C Taneli*
*Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, Manisa
**Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı, İzmir
***Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı

Giriş: Çocuklarda, üretropelvik bileşke darlığında, laparoskopik pyeloplasti, son on yılda giderek artan bir önem kazanmıştır. Laparoskopik olarak sütür atılması halen cerrahların önündeki en büyük engeldir. Kendiliğinden sabitlenen dikenli sütür, dokuların yaklaştırılmasında için yeni bir yaklaşım getirmektedir ve intrakorporeal düğüm bağlama problemlerini azaltmaktadır. Çocuklarda kendiliğinden sabitlenen dikenli sütür ile yapılan laparoskopik pyeloplasti konusunda çok az çalışma vardır. Bu çalışmada, çocuklarda dikenli sütür ile laparoskopik pyeloplasti uyguladığımız serimiz sunulmuştur.

Materyal ve metod: İleriye dönük olarak dikenli sütür (V-LocTM, Covidien) ile üreteropelvik anastomoz yaptığımız 15 laparoskopik pyeloplasti olgumuzu değerlendirdik. Operasyon kararı Çocuk Ürolojisi-Nefroloji-Görüntüleme konseyinde alınan olgulara, tek bir cerrah tarafından operasyon yapıldı. Pyeloplasti, pelvik redüksiyon yapılmadan uygulandı ve anastomoz devamlı olarak dikenli sütür ile yapıldı.

Bulgular: Olguların yaş ortalaması 5,39 (3 ay-17 yıl)’du. Darlık iki olguda sağ tarafta, 13 olguda ise sol taraftaydı. Operasyon süresi 60 ile 110 dakika arasındaydı. Operasyon sırasında ya da sonrasında herhangi bir problemle karşılaşılmadı. Olgular operasyondan sonra ultrasonografi ile takip edildi. Operasyon öncesi ve sonrası AP çaplar ve SFU dereceleri arasında istatistiksel olarak farklılık saptandı (p=0,001 ve p=0,001). Renal parankim kalınlığı yaşa göre değişebileceğinden yaşa uyarlanmış operasyon öncesi ve sonrası değerler karşılaştırıldı. Tüm olgularda parankim kalınlığında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı (p=0,003). 15 pediatrik pyeloplasti olgusunun tamamının takip süresi 2 ile 49 ay arasındadır.

Sonuç: Bu çalışmada, çocuklarda ilk kez dikenli sütür kullanılarak yapılan laparoskopik pyeloplasti sonuçlarının başarılı olduğu gösterilmiştir. Laparoskopik pyeloplastide düğüm kullanılmadan başarılı sonuçların alınabileceğini ve yara kenarındaki daha az manipülasyonun da işlem sırasındaki doku hasarını en aza indirdiğini düşünmekteyiz.

Close