39th Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association Congress

View Abstract

Oral Presentation - 29

Evaluation of the pilonidal cavity with ultrasonography may predict primary recovery and treatment success in adolescents who undergo phenol injection due to pilonidal sinus disease

E Ergün*, B Arıkan-Ergun**, S Sözduyar***, K Gücenmez*, U Ateş*, M Bingöl Koloğlu*, A Yağmurlu*, M Çakmak*, S Fitöz****, G Göllü*
*Ankara University, School of Medicine, Department of Pediatric Surgery
**Ankara City Hospital, Department of Radiology
***Fethi Sekin City Hospital, Pediatric Surgery, Elazig
****Ankara University School Of Medicine Department Of Pediatric Radiology

Introduction: Phenol application is one of the minimally invasive methods for pilonidal disease. In this study, it was aimed to evaluate the role of measuring cavity volume and other parameters of cavity via ultrasound on predicting primary healing and recurrence in adolescents who underwent phenol application due to pilonidal disease.

Methods: Demographic data, height, weight, body mass index (BMI), history of abcess, drainage, antibiotic usage were recorded. Ultrasound was performed before and after the procedure for cavity measurement. Primary healing, treatment success and recurrence were evaluated during postoperative period.

Results: There were 46 children included in the study. Complete primary recovery was achieved in 35children (76%). Recurrence was observed in five of these patients. In the remaining 11 patients (24%), re-injection of phenol was performed because primary healing did not occur. BMI was found to be significantly higher in patients with primary failure compared to children with complete anatomical recovery. The length of sonographically measured preoperative cavity was also increased significantly (p=0.02 and p=0.04, respectively). Postoperatively decreased cavity volume was found to be significant in terms of both primary healing and treatment success (p= 0.02 and p=0.03, respectively). The cavity disappeared in nine patients (20%). BMI, preoperative cavity length, and decreased cavity volume in the first month were found to be independent predictive factors for primary failure in the multivariate analysis. The independent predictive factor for treatment failure was reduction in cavity volume in the first postoperative month. The mean follow-up period was 26 months (10-48 months).

Conclusion: Ultrasonography may be used to predict primary recovery and treatment success in the preoperative or postoperative period in adolescents who will undergo phenol injection due to pilonidal sinus.

Pilonidal kavitenin girişim öncesi ultrasonografi ile değerlendirilmesi, pilonidal sinüs nedeni ile fenol uygulanan adölesanlarda iyileşme ve tedavi başarısını öngörebilir

E Ergün*, B Arıkan-Ergun**, S Sözduyar***, K Gücenmez*, U Ateş*, M Bingöl Koloğlu*, A Yağmurlu*, M Çakmak*, S Fitöz****, G Göllü*
*Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
**Ankara Şehir Hastanesi, Radyoloji Anabilim Dalı
***Fethi Sekin Şehir Hastanesi, Çocuk Cerrahisi, Elazığ
****Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Radyolojisi Bilim Dalı

Amaç: Pilonidal sinüs tedavisi için tanımlanan ve uygulanan minimal invaziv yöntemlerden birisi de fenol uygulamasıdır. Bu çalışmada pilonidal sinüs hastalığı(PSH) nedeniyle fenol uygulaması yapılan adölesanlarda ameliyat öncesi ultrasonografik kavite hacmi ve parametrelerinin ölçümünün primer iyileşme ve nüksü öngörmedeki rolünün değerlendirilmesi amaçlandı.

Hastalar ve yöntem: Ocak 2019 ile Aralık 2021 arasında PSH ile başvuran çocuklar çalışmaya dahil edildi. Tüm çocuklara kristalize fenol uygulaması yapıldı. Demografik veriler, semptomlar, semptomların süresi, drenaj ve apse öyküsü, fizik inceleme ile preoperatif ve ameliyattan sonraki ilk aydaki ultrasonografi bulguları, tedavi yanıtı prospektif olarak kaydedildi. Ameliyattan sonraki dönemde aralıklı poliklinik kontrolleri ile çocuklar anatomik iyileşme, tedavi başarısızlığı ve nüks açısından değerlendirildi.

Bulgular: Çalışmaya 46 çocuk dahil edildi. Çocuklardan 35’inde tam primer iyileşme sağlandı (%76). Bu hastaların beşinde nüks görüldü. Kalan 11 hastada (%24) ise primer iyileşme gerçekleşmediği için tekrar fenol enjeksiyonu yapıldı; en fazla 3 kez fenol enjeksiyonu yapılarak bu hastalarda da tedavi başarısı elde edildi. Primer iyileşme başarısızlığı olan hastalarda, anatomik iyileşme tam olan çocuklara göre, vücut kitle indeksi(VKİ) anlamlı olarak artmış bulundu. Sonografik ölçülen preoperatif kavite uzunluğu da anlamlı olarak uzundu (sırasıyla p=0,02 ve p=0,04). Postoperatif ilk ayda yapılan ultrasonografide kavite hacminin azalmış olması hem primer iyileşme hem de tedavi başarısı açısından anlamlı bulundu (sırasıyla p= 0,02 ve p=0,03). Dokuz hastada (%20) kavite kayboldu. VKİ, preoperatif kavite uzunluğu ve postoperatif ilk aydaki azalmış kavite hacmi multivaryant analizde primer başarısızlık için bağımsız prediktif faktörler olarak bulundu. Tedavi başarısı için bağımsız prediktif faktör, sadece postoperatif ilk aydaki kavite hacminin azalmasıydı. Ortalama takip süresi 26 ay (10-48 ay) idi.

Sonuç: Ultrasonografi; PSH nedeni ile fenol uygulaması yapılacak adölesanlarda preoperatif ya da postoperatif dönemde primer iyileşme ve tedavi başarısını predikte etmede kullanılabilir.

Close