TÇCD 2025 42nd Annual Congress of Turkish Pediatric Surgical Association Congress

View Abstract

Poster - 84

Repair of Recurrent Tracheoesophageal Fistula via Median Sternotomy Approach

Aslıhan Nallı 1, Emine Burcu Çığşar Kuzu 2, Onur Işık 3, Gökhan Köylüoğlu 2
1 University Of Medical Sciences, Tepecik Training and Research Hospital, Department of Pediatric Surgery
2 Izmir Katip Celebi University Department of Pediatric Surgery
3 Tepecik Training and Research Hospital, Department of Pediatric Cardiac Surgery, Izmir

Introduction

Recurrent tracheoesophageal fistula (rTEF) is a rare and complex complication that can arise after esophageal atresia (EA) repair. Challenges persist in its preoperative, intraoperative, and postoperative management. Repair via thoracotomy or thoracoscopy is technically difficult due to limited visualization, extensive adhesions from previous surgery, and anatomical distortion, and is associated with potential postoperative morbidity. Endoscopic treatment, while less invasive, often requires multiple sessions and has lower success rates. This study aims to share our experience with upper partial mini-sternotomy, a surgical approach offering several technical advantages.

Methods

We retrospectively reviewed data from 50 patients who underwent primary EA repair via right thoracotomy during the neonatal period in our center over the past 5 years.

Results

Recurrent TEF was detected in 6 patients—4 operated initially at our center, and 2 referred from outside institutions. Two underwent thoracotomy; four underwent median sternotomy. Among sternotomy patients (2 males, 2 females), median age at reoperation was 53 months (range: 15–84). Persistent cough exacerbated by feeding was the main symptom; three had poor weight gain. Median number of upper respiratory infections was 6 (range: 4–10); median pneumonia episodes were 3 (1–5), correlating with hospitalization frequency. Symptom onset averaged 2.5 months, with a mean delay of 21.7 months to diagnosis. Diagnosis was confirmed by esophagography in 3 and chest CT in 1; fistulae were located an average of 13 mm (12–20) proximal to the carina. Mean hospital stay post-sternotomy was 10 days. Follow-up averaged 22.7 months, with normalized weight gain and no recurrent infections.

Conclusion

Upper partial mini-sternotomy offers superior exposure, facilitates fistula localization and repair, and may provide improved pain control and wound healing. It should be considered a viable alternative in rTEF surgery.

Tekrarlayan Trakeoözofageal Fistülün Median Sternotomi Yaklaşımıyla Onarımı

Aslıhan Nallı 1, Emine Burcu Çığşar Kuzu 2, Onur Işık 3, Gökhan Köylüoğlu 2
1 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği
2 İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
3 Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kalp Cerrahisi Kliniği İzmir

Giriş

Tekrarlayan trakeoözofageal fistül (tTÖF), özofageal atrezi (ÖA) onarımından sonra ortaya çıkan nadir ve karmaşık bir komplikasyondur. Ameliyat öncesi, sırası ve sonrasında yönetimindeki zorluklar sorun olmaya devam etmektedir. tTÖF hastalarında torakotomi veya torakoskopi ile onarım kısıtlı görüş alanı, geçirilmiş cerrahiye bağlı adezyonların ve anatomik belirsizliğin oldukça fazla olması nedeni ile zordur ve olası postoperatif morbidite ile ilişkilidir. Endoskopik yaklaşım ile onarım ise hem çoklu işlem gereksinimi hem de daha düşük başarı oranı ile daha az tercih edilmektedir. Cerrahi açıdan birçok avantaj sağlayan bir yöntem olan Üst Parsiyel Mini Sternotomi ile onarım deneyimlerimizi paylaşmayı amaçladık.

Yöntem

Merkezimizde son 5 yılda Gross Tip C özefageal atrezi tanısıyla yenidoğan döneminde sağ torakatomi ile primer onarım yapılan 50 hastanın verileri incelendi.

Bulgular

Merkezimizde opere edilenlerden 4 hastada, dış merkezde primer onarımıyapılan 2 hastada tTÖF saptandı. İkisine torakatomi, dördüne median sternotomi yapıldı. Median Sternotomi yapılan hastaların ikisi erkek ikisi kızdı, fistül onarımı sırasında median yaş 53 (15-84) aydı. Ortak semptom beslenme sırasında belirgin artan ve sürekli devam eden öksürüktü. Üç hastanın kilo alımında yetersizlik vardı. Geçirilen median üsye sayısı 6 ( 4-10), median pnömoni sayısı 3 (1-5) olduğu görüldü. Pnömoni sayısı ile hastane yatış sayıları koreleydi. Hastaların ortalama semptom başlangıçları 2,5 ay (2-3) iken tanıya kadar semptomatik geçen süreleri ortalama 21,7 (6-50) aydı. Üç hastaya özofagografi, bir hastaya ise Toraks BT ile tanı konuldu. 3 hastada özofagoskopide fistül görüldü. Fistüller karinadan 13 mm (12-20) proksimaldeydi. Sternotomi sonrası ortalama hastane yatış süresi 10 (6-14) gündü. Postoperatif süreçte ortalama takip süresi 22,7 (4-34) aydı. Hastaların kilo alımı olağan ve tekrarlayan enfeksiyon öyküleri kalmadı.

Sonuç

Standarttan farklı bir yaklaşım olarak üst parsiyel mini sternotomi, cerrahi görüş alanını arttıran, fistülün lokalizasyonunun belirlenmesini ve onarımını kolaylaştıran avantajlı bir yöntemdir. Hastalarda postoperatif ağrı yönetimini kolaylaştıran ve yara iyileşmesinin daha iyi olduğu bu yöntem, tTÖF vakalarında alternatif bir cerrahi yaklaşım olarak değerlendirilmelidir.

Close