Oral Presentation - 85
Chemical burns in children: A retrospective analysis of etiology, clinical course and prevention methods
Sabriye Dayı, Meryem Anayurt, Nurefşan Dokumacı, Serpil Sancar
University of Health Sciences, Bursa Medical Faculty, Bursa City Hospital, Department of Pediatric Surgery, Bursa, Turkey
Aim
Chemical burns are rare but potentially serious injuries in children, often resulting from household exposure to caustic substances such as drain cleaners, wart removers, and descaling agents. This study aimed to evaluate the clinical characteristics, etiology, and treatment approaches of pediatric patients with chemical burns, with an emphasis on morbidity-reducing strategies.
Methods:
This retrospective study reviewed the medical records of patients aged 0–18 years who were hospitalized for chemical burns at the Pediatric Burn Center of our hospital between January 2020 and April 2025. demographics, type of chemical agent, total body surface area (TBSA) burned, first aid measures, treatment methods, need for grafting, length of hospital stay, and complications. Statistical analysis was performed using SPSS 26.0.
Results:
A total of 25 patients were included (16 males, 9 females), with a mean age of 4.2 years. The mean TBSA was 3.6%, and the mean hospital stay was 5.8 days. Skin grafting was required in 28% of patients, and 12% had ocular involvement. The most common causative agents were drain cleaners (n=4), wart removers (n=4), and descaling agents (n=3). Wart remover-related burns had the most severe course, with a graft requirement of 75%, a mean hospitalization of 13.5 days, and a 25% rate of ocular injury. In contrast, burns caused by drain cleaners were more frequent but less severe. No statistically significant differences were found between genders or between patients who received grafts versus those who did not, although length of stay and agent type showed near-significant trends (p=0.10 and p=0.095, respectively).
Conclusions:
In pediatric chemical burns, the type of chemical agent is the most critical determinant of clinical severity. Enhanced safety labeling and restricted access to caustic agents, especially wart removers, may reduce the burden of severe outcomes in children.
Çocuklarda kimyasal yanıklar: Etiyoloji, klinik seyir ve korunma yollarına yönelik retrospektif bir analiz
Sabriye Dayı, Meryem Anayurt, Nurefşan Dokumacı, Serpil Sancar
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Bursa Tıp Fakültesi, Bursa Şehir Hastanesi, Çocuk Cerrahisi Kliniği, Bursa, Türkiye
Amaç:
Kimyasal yanıklar çocukluk çağında nadir görülen ancak ciddi morbidite riski taşıyan travmatik yaralanmalardır. Bu çalışmada, kimyasal yanık nedeniyle tedavi edilen çocuk hastaların klinik özellikleri, etyolojisi ve tedavi yaklaşımlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem:
Ocak 2020 - Nisan 2025 tarihleri arasında hastanemiz Çocuk Yanık Merkezine kimyasal yanık tanısıyla yatırılan 0–18 yaş arası hastalar retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların yaş, cinsiyet, kimyasal ajan tipi, yanık yüzey alanı (TBSA), ilk yardım uygulamaları, tedavi yöntemi, greft ihtiyacı, yatış süresi ve komplikasyonları kayıt altına alındı. Veriler SPSS 26.0 ile analiz edildi.
Bulgular:
Toplam 25 hasta çalışmaya dahil edildi (16 erkek, 9 kadın) ve ortalama yaşları 4,2 yıldı. Ortalama TBSA %3,6 ve ortalama hastanede kalış süresi 5,8 gündü. Hastaların %28'ine deri grefti uygulandı ve %12'sinde göz tutulumu vardı. En sık karşılaşılan kimyasal ajanlar lavabo açıcı (n=4), siğil ilacı (n=4) ve kireç çözücü (n=3) idi. Siğil ilacına bağlı yanıklarda ortalama yatış süresi 13,5 gün, greft gereksinimi %75, göz yanığı oranı ise %25 olarak bulundu. Buna karşın lavabo açıcıya bağlı yanıklar daha sık görülmekle birlikte daha hafif seyirliydi. Greft uygulananlarla uygulanmayanlar arasında yatış süresi (p=0,10) ve ajan tipi (p=0,095) açısından anlamlılığa yakın fark gözlendi; cinsiyet, yaş ve TBSA açısından anlamlı fark yoktu.
Sonuç:
Çocukluk çağı kimyasal yanıklarında, klinik tablonun ağırlığını belirleyen en önemli faktör maruz kalınan kimyasal ajandır. Özellikle siğil ilaçları gibi aşındırıcı maddelere yönelik erişim kontrolü ve koruyucu önlemler, ciddi komplikasyonların önlenmesinde kritik rol oynamaktadır.