Oral Presentation - 19
Evaluation of Predictive Parameters for Intensive Care Requirement in Pediatric Thoracic Trauma: A Five-Year Retrospective Analysis
Betül Altundal, Hakan Özcan, Sefer Tolga Okay, Hasan Deliağa, Esra Özçakır, Mete Kaya
Department of Pediatric Surgery and Pediatric Urology, Health Sciences University, Bursa Yüksek İhtisas Training and Research Hospital
Aim: To identify clinical, radiological, and laboratory parameters that predict intensive care unit (ICU) requirement in pediatric patients with thoracic trauma.
Methods: A retrospective analysis of 150 pediatric patients admitted with thoracic trauma between 2020 and 2025 was conducted. The primary outcome was ICU admission. Independent variables included demographic, clinical, radiological, and laboratory data.
Results: The mean age was 10.12±5.55 years; 74.7% were male. Blunt trauma accounted for 86% of cases. The most common causes were falls and vehicle-pedestrian accidents. Associated injuries were present in 47.3%, most frequently abdominal solid organ injuries (14.7%), followed by intracranial injuries (10%) and extremity fractures (6.7%). Pneumothorax was detected in 86 cases (57.3%), pulmonary contusion in 55 cases (36.7%), rib fracture in 27 cases (18.0%), and pneumomediastinum in 5 cases (3.3%). While 65.3% were monitored solely in the ward, 4.7% were directly admitted to ICU, and 30% were transferred from ICU to the ward. Overall mortality was 4.7%. All 32 patients presenting with both tachycardia and hypotension required ICU care (p<0.001). A strong negative correlation was found between Glasgow Coma Score and ICU length of stay (r=–0.782; p<0.001); a weak positive correlation was noted between leukocyte count and total length of stay (r=0.216; p=0.009). Logistic regression revealed that associated trauma (OR=0.017; p=0.001) and tachycardia at admission (OR=13.77; p<0.001) were the most significant predictors of ICU requirement. SpO₂ was borderline significant (OR=0.58; p=0.050).
Conclusion: The presence of associated injuries and admission tachycardia are strong independent predictors of ICU need in pediatric thoracic trauma. Early identification of these parameters may facilitate timely triage and optimize patient outcomes.
Pediatrik Toraks Travmalarında Yoğun Bakım Gereksinimini Öngören Parametrelerin Değerlendirilmesi: Beş Yıllık Retrospektif Bir Analiz
Betül Altundal, Hakan Özcan, Sefer Tolga Okay, Hasan Deliağa, Esra Özçakır, Mete Kaya
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi Kliniği
Amaç: Pediatrik toraks travmalarında yoğun bakım (YB) ihtiyacını öngörmede etkili olabilecek klinik, radyolojik ve laboratuvar parametreleri tanımlamak.
Yöntem: 2020–2025 yılları arasında toraks travması nedeniyle başvuran 150 pediatrik hasta retrospektif olarak incelendi. Bağımlı değişken YB ihtiyacı; bağımsız değişkenler arasında demografik, klinik, radyolojik ve laboratuvar bulgular yer aldı.
Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 10,12±5,55 yıl olup %74,7’si erkekti. Künt travma oranı %86 idi. En sık travma nedenleri yüksekten düşme ve araç dışı trafik kazalarıydı. Eşlik eden travma %47,3 oranında görülürken, en sık batın içi organ yaralanması idi. Olguların 86’sında (%57,3) pnömotoraks, 55’inde (%36,7) akciğer kontüzyonu, 27’sinde (%18,0) kot fraktürü, 5’inde (%3,3) pnömomediastenium saptanmıştır. Hastaların %65,3’ü serviste, %4,7’si doğrudan YB’de, %30’u ise YB takiben serviste izlendi. Mortalite oranı %4,7 idi. Taşikardi ve hipotansiyon birlikte bulunan 32 hastanın tamamı YB’de takip edildi (p<0,001). GKS ile YB yatış süresi arasında negatif korelasyon (r=–0,782; p<0,001), lökosit düzeyi ile toplam yatış süresi arasında pozitif korelasyon saptandı (r=0,216; p=0,009). Lojistik regresyon analizinde YB ihtiyacını öngörmede en güçlü değişkenlerin eşlik eden travma (OR=0,017; p=0,001) ve taşikardi (OR=13,77; p<0,001) olduğu belirlendi. SpO₂ değeri ise sınıra yakın anlamlılık gösterdi (OR=0,58; p=0,050).
Sonuç: Pediatrik toraks travmalı hastalarda eşlik eden travmaların varlığı ve başvuru anındaki taşikardi, yoğun bakım ihtiyacını öngörmede en güçlü belirteçler olarak öne çıkmaktadır. Bu parametrelerin erken tanımlanması, hasta yönetiminde kritik öneme sahiptir.