1st National Pediatric Burns Congress

View Abstract

Oral Presentation -

FIRST MANAGEMENT OF PEDIATRIC BURN PATIENTS: RIGHTS AND MISTAKES

B Harma, M Demircan, A Güngör, T Çiçek, M Yetiş, A Karaman

Management of burn cases includes difficult and complex procedures. Burn is a complex trauma and not affects the skin only but the entire organism with its  sophisticated pathophsiology. It may result with hypovolemic shock, cardiac insufficiency, thromboemboli, pulmonary edema, ileus, sepsis and coagulopathy which all can be prevented by some simple measures or can be treatable. In burn cases initial management plays a vital role and it necessitates a careful and multidiscipliner management.

Findings: Between April 2010 and April 2011 155 burn patients were treated. It is found from medical records that  94 (60 %) of them were sent to us from the  periphery of our medical centre’s interland. 18 out of 94 patients were intubated at the initial management. Three of them were subject to hypoxia as a result of delayed or wrong intubation and failure of the intubation during the transportation. Among them one was died after a long period of mechanical ventilation whose MR images demonstrated the disseminated hypoxic areas in the brain. Even the low percentage of the total body burn area, agitation of the burn victims and existing burn shock frequently misinterpreting as convulsion and being forwarded by emergent intubation. Furthermore with the effect of parenterally given  pain killers deepens the respiratory depression and the possible complications of the intubation (such as obstruction or going out) may become more complex during the transportation.

Twenty nine out of forty two patients whose total body burn ratio were 20 % or over, admitted to our burn unit with severe acidosis and their fluid resuscitation  immediately started at the emergency unit. Despite the low total body burn ratio, child burn victims are not infrequently seen with a severe clinical appearence which may be due to insufficient laboratory conditions of the peripheral hospitals or inexperienced medical health professionals about the emergency management of  burn cases.

It is well known that burn trauma can cause the microorganisms which were colonized over the healty skin, to penetrate the deeper layers by disappearance of the defence mechanism of skin. Among the 94 cases sent from the periphery hospitals, Nitrofurazone embadded gauze was present in 41 cases as a dressing material. In 34 of those patients silver sulfadiazine pomade was present over the burn areas which were also covered with sterile gauzes. In the other hand, in fourteen cases burn lesions were being covered with dry gauze and in five other there were no dressing or pomade over the burn areas. Insufficient dressings which also increses the risk of contamination, are not subclassified among those cases but the ratio is not neglectabe.

An other problem which may be considered under ethical or medicolegal headings that burn victims are faced with: the acceptance of the severe burn victims by the burn units or centers, whose total body burn ratios are over 50 %. For such a burn victim time loss certainly causes fatal results. Such children are being kept to wait untill a suitable center accepts. Among our patients one was accepted after eighteen hours later with 75 % total body burn ratio. That 40 days old baby hospitalized with severe acidosis and respiratory arrest but died after three days

Result:  According to global statistics  265.000 death per year occurs from burn trauma. In our country death from burn injury  is reported 7.5 % of all burns. While complications of burn trauma are preventable and treatable the initial management and early measures are always life saving. Accordingly, medical professionals who likely take place at the initial management of burn truma, should be well trained.

 

ÇOCUK YANIK HASTALARI’NA İLK YAKLAŞIM: DOÄžRULAR VE YANLIŞLAR

B Harma, M Demircan, A Güngör, T Çiçek, M Yetiş, A Karaman

GİRİŞ: Yanık bakım ve tedavisi oldukça zor ve kompleks bir prosedür içerir. Yanık sadece deriyi etkileyen lokalize bir olay olmayıp tüm organizmayı etkileyen ve oluşturduğu fizyopatoloji ie prognozu belirleyen çok kapsamlı bir travmadır. Yanık yaralanmasından sonra çocuklarda hiipovolemik şok, kalp yetmezliği, tromboemboli, pulmoner ödem, solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği, ileus, sepsis, koagülopati gibi çok önemli komplikasyonlar görülmekte olup bunların çoğu basit müdahalelerle önlenebilir veya tedavi edilebilir niteliktedir. Yanık olgularında ilk müdahale çoğu zaman hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle ilk müdahalede alınacak tedbirler titiz ve multidisipliner yaklaşım gerektirir.

BULGULAR: Anabilim dalımıza bağlı çocuk yanık ünitemize Nisan 2010 – Nisan 2011 tarihleri arasında tedavi edilen 155 hastanın 60% (94) çevre illerden sevk edilmiştir. Bu hastaların 18’i ilk başvurduğu sağlık kuruluşundan entübe edilerek gönderilmiştir. Entübe hastalardan 3’ü ilk müdahale esnasında gecikmiş entübasyon, transport esnasında entübasyon tüpünün çıkması ve yanlış entübasyon nedeniyle hipoksiye maruz kalmıştır. Bu nedenle bir hastanın yapılan ileri tetkiklerinde beyinde yaygın hipoksik alanlar izlenmiş olup hasta uzun süre mekanik ventilatöre bağlı kalmış ve ex olmuştur. Yanık yüzdesi düşük olmasına rağmen  çocuk yanık hastalarının ajitasyonu, ağrı şoku ve konvülziyon olarak değerlendirilip hastalar hemen entübe edilmekte ve bu şekilde ileri merkeze sevk edilmektedir. Verilen anestezik ilaçların etkisiyle hastaların spontan solunumu tamamen deprese edilmekte bu da hastaların ambulansla sevki esnasında entübasyon tüpünün tıkanması veya çıkması halinde oluşabilecek komplikasyonları arttırmaktadır.

Yanık oranı % 20 ve üzeri olan 42 hasta hastanın 29’u ağır asidoz tablosunda gelmiş olup sıvı resusitasyonu acil serviste başlatılmıştır. Periferdeki sağlık kuruluşlarında laboratuar yetersizliği nedeniyle kan gazı çalışılamıyor olması ve hekimlerin yanık hastasına ilk müdahale konusundaki tecrübesizliği nedeniyle hastalar düşük yüzdeli yanık alanına rağmen kronik bir tabloyla gelmektedir. Özellikle yanık alanı fazla olan hastalar tek bir damaryolu ile transport edilmekte bu nedenle sıvı resüsitasyonu yetersiz kalmaktadır. Bu durum hastaların ciddi metabolik asidoza girmelerine neden olmakta ve netice itibariyle morbiditeyi arttırmaktadır.

Yanık travmasının ciltte ve çevresel ortamlarda kolonize olan bakterilerin cilt bütünlüğünün bozulması sonucu daha derin dokulara geçişine katkıda bulunduğu bilinmesine rağmen hastaları pansumanları gereken özenle yapılmamaktadır. Sevk edilen 94 hastanın 41’i Nitrofurazonlu gazlı bezle sarılmış, 34 hasta da gümüş sülfadiazin topikal olarak uygulanıp üzeri gazlı bezle kapatılmış, 14 hasta sadece gazlı bezle sarılmış ve 5 hasta pansuman yapılmadan gönderilmiştir. Yapılan pansumanlar yanık alanını tamamen sarmamakta ve bu nedenle kontaminasyon riski artmaktadır.

Yanık alanı % 50 ve üzeri olan hastalar pek çok yanık merkezi tarafından yer sıkıntısı gerekçesiyle kabul edilmemektedir. Bu da yeterli donanıma sahip olmayan merkezlerde hastanın uzun süre beklemesine sebep olup hastalara yapılması gereken müdahaleleri geciktirmektedir. Ünitemize sevk edilen 38 günlük total vücut yüzeyinin %70’i alevle yanmış olan hasta 18 saat periferdeki bir hastanede sevk edilemediği için beklemiş hasta ağır asidoz ve solunum arrestiyle acil servisimize getirilmiş ve 3 günlük takibi sonrası kaybedilmiştir. 

SONUÇ: Dünya genelinde yapılan istatistiksel çalışmalarda yanık travmasına bağlı yılda 265.000 ölüm gerçekleştiği bildirilmektedir. Türkiye’de yanık olgularından sonra ölüm oranı % 7.5 olarak bildirilmektedir. Yanık travmasına bağlı komplikasyonlar önlenebilir ve tedavi edilebilir özelliktedir. Yanık olgularında alınacak tedbirler hayat kurtarıcıdır. Bu nedenle ilk müdahaleyi yapan hekimin  yeterli donanım ve bilgiye sahip olması gerekmektedir.

Close