1st National Pediatric Burns Congress

View Abstract

Oral Presentation -

burn

ES Panahova, HÖ Azizbeyov, A Musayev

burn

ÇOCUKLAR’da YANIK ŞOKUNUN TEDAVİSİNE PATOGENETİK YAKLAŞIM.

ES Panahova, HÖ Azizbeyov, A Musayev

Yanıkların akut döneminde yüksek mortalitesini anımsadığımızd; hasta durumunun doğru değerlendirilmesi (yara yüzeyinin doğru hesaplanması, hasarın derinliği, çocuğun yaşı) ve zamanında yeterli patogenetik antişok tedavisinin başlanmasının yanık terapisinin önemli bir parçası olduğunu kolay anlıyoruz.

Yanık hastalığın akut döneminde ana patofizyolojik anormallikler; total periferik damar direnci, lipid peroksidasyonunun ara ürünlerin birikimi, doğal antiokisdant vücut fonksiyonlarında azalma, hücre zarının geçirgenliğinin ihlali, , hipovolemi, her düzeyde (damar, damariçi ve perivasküler) bir mikrosirkülasyon sistemi defektleri, poliorgan yetmezliğe yol açan doku perfüzyon  bozukluklardan kaynaklanıyorlar. Bu açıdan, ağır yanıklarda antishock tedavisinin temel amacı; küçük damarların rekanalizasyonu, dolaşan kan hacminin restorasyonu, kanın reolojik özelliklerinin iyileştirilmesi, yeterli doku metabolizmasının sağlanması, eşzamanlı interstisyel alanın rehidratasyonuyla hipoksik ve doku reperfüzyon hasarının ağırlığını önlemek veya azami şekilde azaltmaktır. Hastalığın ağırlığını değerlendirirken hastanın yaşı ve premorbid durumu dikkate alınmalıdır. Antishock tedavisinin potansiyeli bitmiş değil ve bu nedenle yanık şokuna ve antishock tedavisinin geliştirilmesine yönelik araştırmalarda gerekli katkı vardır.

Bizim deneysel ve klinik uzun vadeli çalışmaların sonuçları gösteriyor ki,  antishock tedavinin başarısının artırılması için terapötik önlemlerin zamanında başlamak, ağrı faktörü ortadan kaldırmakla yanaşı hücre zarlarının zarar görmesini önlemek için antihipoksan ve antioksidan etkiye sahip olan geliştirilmiş çağdaş transfüzyon sıvılar, kristaloid ve koloid ürünlerin oranı ve hacminin doğru hesaplanması ve optimizasyonuyla gerçekleşebilir.

Kardiyovasküler, idrar, solunum ve sindirim sistemlerinin durumunu iyileştirilmesi için tasarlanan infüzyon sıvıların ve gerekli ilaşların kompozisyon ve kullanma sırasına da ciddi dikkat edilmelidir. Böyle bir patogenetik yaklaşım antishock tedavisinin süresini azaltarak, yanık şokunun klinik manifestasyonunu kolaylaştırabilir, yukarıdaki sistemlerde yetmezliği engeller. Tabii ki, bu seviyede önemli bir rol ilkin ve ikinci hatt tıp yardımına ayrılır. Deneyimlerimiz bize, risk grubu çocuklara (şu an şokta olmayan, fakat potansiyel şok gelişimi olabilir küçük yaş grubu çocuklarına) da profilaktik antishock tedavinin uygulanmasının gerekli olduğuna dair yeterli bilgiler sunmaktadır. 

 

Close