Oral Presentation - 19
Importance of Early Surgical Decision-Making and Initial Scrotal Approach in Reoperative Orchiopexy After Recurrence
Dilşad Dereli 1, Pari Khalilova 2, Oğulcan Buzlu 2, Fatih Özer 2, Baran Tokar 1
1 Eskisehir Osmangazi University, School of Medicine, Department of Pediatric Surgery, Division of Pediatric Urology
2 Eskisehir Osmangazi University, Faculty of Medicine, Department of Pediatric Surgery
Recurrence after orchiopexy poses a significant surgical challenge, requiring careful assessment and precise planning for preoperative orchiopexy (RO). The timing of intervention, preservation of testicular structures (including vas deferens and vascular supply), and selection of a safe surgical route are crucial for achieving optimal outcomes. This study aims to evaluate indications, technical approaches, and outcomes in patients who underwent RO after failed orchiopexy.
Methods:
We retrospectively analyzed data from 32 patients who underwent RO between January 2015 and July 2024, among a total of 2,572 orchiopexies performed during the same period. The decision for RO was based on early postoperative follow-up and 3-month evaluations, including parental observation charts, physical examination, and ultrasonographic assessment of testicular position, echogenicity, vascularity, and volume. RO was performed if the testis was not adequately positioned in the scrotum at the 3-month follow-up.
Results:
A total of 41 ROs were performed in 32 patients, including 9 bilateral cases. The mean patient age was 67.8 months, and the average follow-up duration was 36 months. Initial surgical procedures included inguinal orchiopexy (75%), scrotal orchiopexy (15%), and laparoscopic orchiopexy (10%). Inguinal pathology, such as hernia or hydrocele, was present in 32% of cases at initial surgery. Seven patients had associated syndromes (e.g., Down syndrome, Beckwith-Wiedemann, Galloway-Mowat). All testes were located between the distal inguinal canal and the upper scrotum. In 8 cases, scrotal exploration was followed by inguinal dissection to facilitate mobilization. Complications included one hematoma and one orchiectomy. Three patients required a third orchiopexy.
Conclusion:
Timely surgical decision-making—ideally by the 3rd postoperative month—is critical to prevent testicular damage. Syndromic patients may be at higher risk for recurrence. Beginning with a scrotal approach, when appropriate, can facilitate dissection and improve surgical outcomes in cases of RO.
Orşiopeksi Sonrası Nüks Olgularda Erken Cerrahi Karar ve Skrotal Orşiopeksi ile Başlamanın Önemi
Dilşad Dereli 1, Pari Khalilova 2, Oğulcan Buzlu 2, Fatih Özer 2, Baran Tokar 1
1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı
2 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
Orşiopeksi sonrası nüks olgularda tekrar orşiopeksi (TO) endikasyonu ve cerrahi planlama zorluklar içerir. TO kararı ve doğru cerrahi yaklaşım komplikasyonları ve başarıyı etkiler. Vas deferens, testiküler damar yapıları ve testisi koruyarak; çevre komşu yapılara zarar vermeden orşiopeksinin sonuçlandırılması hedeflenmelidir. Bu çalışmada, orşiopeksi sonrası TO yapılan olgularda endikasyon, teknik yaklaşım detayları ve cerrahi sonuçlar sunulmaktadır.
Yöntem
Ocak 2015 ile Temmuz 2024 tarihleri arasında 2572 orşiopeksi yapılan olgudan, TO yapılan 32 hastanın verileri incelendi. TO kararı, postoperatif erken dönem kontrolü ve 3. ay kontrollerindeki aile ev takip çizelgeleri, fizik muayene ve ultrasonografi değerlendirmelerine göre verildi. Üçüncü ay kontrolünde fizik muayene ve ultrason bulgularına göre yerleşimi, ekosu, kanlanma ve hacim değerlendirmesine göre skrotal yerleşimi gözlenmeyen testislerde TO yapıldı.
Bulgular
32 hastada 9’u bilateral, toplam 41 TO yapıldı. Hastaların ortalama yaşı 67,8 aydı. Ortalama takip süresi 36 ay olarak saptandı. TO öncesi primer prosedürler; % 75’in de inguinal orşiopeksi, %15’inde skrotal orşiopeksi ve % 10’u ise ele gelmeyen testis sonrası laparoskopik orşiopeksiydi. Hastaların %32’sinde ilk cerrahi girişimde, eşlik eden herni veya hidrosel gibi inguinal patolojiler mevcuttu. 2 olguda CGB, bir olguda Beckwith-Wiedemann sendromu, bir olguda Galloway-Mowat sendromu, bir olguda Down Sendromu, bir olguda Kardio-Ürogenital sendrom, bir olguda Ebstain Anomalisi saptandı. Hastaların tümünde TO öncesi yerleşim yeri distal inguinal-üst skrotal bölge arasındaydı. Eksplorasyon bir olguda inguinal, diğer tüm olgularda üst skrotal insizyon ve diseksiyon ile başladı. Skrotal eksplorasyonla başlanan 8 olguda inguinal eksplorasyon ve diseksiyon ile girişim kolaylaştırıldı. Postoperatif bir hastada yara yerinde hematom gelişti; bir hastaya orşiektomi yapıldı. Üç olguda takibe göre 3.seans skrotal orşiopeksi gerekti.
Sonuç
TO kararının, geciktirilmeden yakın takiple en geç 3. ayda verilmesi muhtemel olumsuz sonuçları engelleyebilir. Ek anomalileri olan olgularda TO olma ihtimali dikkate alınmalıdır. Uygun olgularda skrotal diseksiyon ile başlamak, cerrahi seyre göre inguinal eksplorasyon gerektiğinde inguinal diseksiyonu kolaylaştırıcı niteliktedir.