PEDURO 2025 15. National Pediatric Urology Congress

View Abstract

Oral Presentation - 58

Renal artery occlusıon after trauma: treatment of 3 cases

Mehmet Sarıkaya 1, Fatma Özcan Sıkı 1, Gamze Kaygısız Bayındır 1, Metin Gündüz 1, Tamer Sekmenli 1, Alaaddin Nayman 2, İlhan Çiftçi 1
1 Selcuk University Faculty of Medicine, Department of Pediatric Surgery
2 Selcuk University Faculty of Medicine Department of Radiology

Introduction:

Renal artery occlusion after blunt trauma is a very rare condition.We report 3 cases of renal artery occlusion after trauma at the ages of six, fourteen and seventeen.

Case1:A six-year-old patient was brought to the emergency department due to a fall from a height of approximately 10 meters.Computed tomography (CT) showed no contrast passage in the right renal artery.Traumatic renal artery occlusion was considered.The patient was taken to intensive care unit.Control CT angiography was performed at the 12th hour of follow-up.On the images, it was observed that both renal arteries were patent and the right kidney was contrasted.The patient was discharged on the seventh day after trauma with bed rest.No pathology was observed on urinary system Doppler ultrasonography performed in the late follow-up of the patient.

Case2:A 14-year-old patient was brought to the emergency department with a fall of approximately 12 meters.CT scan showed no blood supply in the right renal artery and grade 4 laceration in the left kidney.Thrombolytics were administered to the right renal artery by interventional radiology.The creatinine value of the patient, who had a creatinine value of 2.68 on admission to the emergency room, decreased to 0.71 on the 11th day of follow-up.Doppler ultrasonography of the urinary system performed before discharge showed normal flow in the right renal artery.Scintigraphy performed 3 months after discharge showed a right renal function of 36% and left renal function of 64%.

Case3:A seventeen-year-old male patient was evaluated with renal angiography after a motorcycle accident and abdominal tomography showed no blood supply in the right renal artery.Renal artery occlusion persisted.The patient's treatment was adjusted and he was discharged on the 10th day.Scintigraphy performed at the third month after the trauma showed right renal function 24% and left renal function 76%.

Discussion:While spontaneous regression of renal artery occlusion was observed in all of our patients, the decreased function of the damaged side on scintigraphy was thought to be due to parenchymal damage secondary to micro emboli.In cases of bilateral renal artery occlusion, prompt revascularization with endovascular interventions is recommended, otherwise surgical intervention is recommended, whereas in unilateral cases, revascularization with endovascular interventions or conservative treatment is recommended.

Travma sonrası renal arter oklüzyonu: 3 olgunun tedavisi

Mehmet Sarıkaya 1, Fatma Özcan Sıkı 1, Gamze Kaygısız Bayındır 1, Metin Gündüz 1, Tamer Sekmenli 1, Alaaddin Nayman 2, İlhan Çiftçi 1
1 Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı
2 Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı

Giriş:

Künt travma sonrası renal arter oklüzyonu oldukça nadir görülen bir durumdur.Altı,ondört ve onyedi yaşında travma sonrası renal arter oklüzyonu olan 3 olguyu sunuyoruz.

Olgu 1:

Altı yaşında yaklaşık 10 metre yüksekten düşme nedeniyle acil servise getirilen hastanın bilgisayarlı tomografisinde (BT) sağ renal arterde kontrast geçişinin olmadığı görüldü.Hastada travmatik renal arter oklüzyonu düşünüldü. Hasta yoğun bakım takibine alındı. Takibinin 12. saatinde kontrol BT anjiografi çekildi.Görüntülerde her iki taraf renal arterin açık olduğu ve sağ böbreğin kontrastlandığı gözlendi.Hasta travma sonrası yedinci gününde yatak istirahati ile taburcu edildi.Hastanın geç dönem takiplerinde yapılan üriner sistem doppler ultrasonografisinde patoloji gözlenmedi.

Olgu 2:

Ondört yaşında yaklaşık 12 metreden düşme ile acil servise getirilen hastanın BT’sinde sağ renal arterde kanlanma olmadığı ve sol böbrekte grade 4 laserasyon olduğu görüldü.Hastaya girişimsel radyoloji tarafından sağ renal aretere trombolitik uygulandı.Trombüsün gerilemediği görüldü.Acil servise gelişinde kreatinin değeri 2.68 olan hastanın takibinin 11. Gününde kreatinin değeri 0.71’e geriledi.Taburculuk öncesi yapılan üriner sistem doppler ultrasonografisinde sağ renal arterde normal akım olduğu görüldü.Taburculuğunun 3 ay sonrasında yapılan sintigrafisinde sağ böbrek fonksiyonu %36 sol böbrek fonksiyonu %64 bulundu.

Olgu 3:

Onyedi yaşında erkek hasta motor kazası sonrasında çekilen batın tomografisinde sağ renal arterde kanlanma olmadığı görüldü.Hastanın takibinin 48. saatinde hipertansiyon devam etmesi üzerine renal anjiografi ile değerlendirildi.Renal arter oklüzyonunun devam ettiği görüldü.Hastanın tedavisi düzenlenerek 10. Günde taburcu edildi.Travmadan sonrraki üçüncü ayda yapılan sintigrafide sağ böbrek fonksiyonu %24 sol böbrek fonksiyonu %76 bulundu.

Tartışma:

Takip ettiğimiz olguların hepsinde renal arter oklüzyonunun spontan regrese olduğu görülürken sintigrafilerde hasarlanan tarafın fonksiyonunun düşmüş olması mikro embolilere sekonder parankim hasarına bağlı olduğu düşünüldü. Bilateral renal arter okluzyonu olguları için revaskülarizasyonda hızlı davranılması yapılabiliyorsa endovasküler girişimlerle revaskülarizasyonun sağlanması aksi taktirde cerrahi olarak müdahale önerilirken, tek taraflı olgularda ise endovasküler girişimlerle revaskülarizasyon sağlanması veya konservatif tedavi edilmesi önerilmektedir.

Close